Güvercinlerin, kanat çırpıyor üzerimde
Serin serin geliyor esintilerin, yelpazem
Yıldızların ısıtıyor, geceleri yüreğimi
Sen gibi yakmıyor, ufka dalıyor güneşim
Denizler sarhoş, dalgalar ağlıyor
Mavi beyaz kusuyor, köpük köpük
Ağlama sesinde uğultuyor rıhtımlar
Sensiz, demir almıyor limanlarım
Bir gül bıraktım saray burnundan
Hangi hakim kalem kırmış
Sevmek suç diye
Ürperiyor yüreğim yine bu gün
Tüylerim diken diken
Sabah yakın, tan yeri ağarmadı daha
Biraz önce umut vardı içimde, sen gelmeden
Ayak seslerini duyardım, köşeyi dönmeden
Oysa, kapıyı sessiz açtın bu gece, korktum
Sen, bir fincan kahvesin bende
Çektikçe yakıyor, içtikce bitmiyorsun
Fallar oluyorsun bazen fincanlarıma
Her çekişten sonra, iki damla yaş
İstemesemde düşüyor yanaklarıma
Kahve gözlerine dalıyorum bir den
Kanadımı tutuşun neden
En zayıf hücremden vuruşun neden
Gülmedimki dünyada
İçime duvarlar örüşün neden
Mapus duvarında kerpiç sayılmıyor
Ha bin yıl, ha bir gün, inan fark etmiyor
Akşamların sabahı yok, karanlıkta
Buranın gölgeleri, güneş görmüyor
Dağlarına çıkılmıyor sevdamın
Ne dalı kalmış ne budağı
Kırılmış gönül duygularım
Tutmuyor ne elim, nede ayağım
Günlerim gidiyor, kervan döndükçe
Kaç yaprak kaldı takvimlerde bize
Yangınım yanıyor, her yanım alev
Her nefes sayılı, hesap çok ince
Başım sağolsun
Bir coşku sevinç, hasret vardı bende
Geçenyıl bu zamanlar, sevdama koşmuştum
Engel tanımamıştı gönlüm, kadife seslime
Ölümleri hiçe saymıştım, hıçkırıkla ağlayan yare
Canımda can bildiğim, hasret kokan gülüme
29 ekimde okuyacağım teşekkürler