Açlığım var gönlümde, gözümde, sözümde
Hasretim sevgine, idealim, tutkum içimde
Doyur beni sevgine, aşkına, şehvetine
Rüya değil gecemde, gerçek ol gözüme
'Sana nasıl doymalı'
Yoksun yok, bu gecede yoksun
Kapıda karşılayışın yok
Tebessümün, gülüşün yok
Odamda karşılayışın yok
Saat yirmi üç, yoksun sen yok
Susma susma, konuş birileriyle
Bükme boyun, yaban elde değilsin sen
Hasret de senisn, gül dikenide
Doğuda sabah, batıda akşamsın
Neden bu inzivavaya çekilişin
Sessiz de olsan, dertleş birileriyle
'Mahmut Hüdai Hazretleri ile duruldu, sustu denizlerin
Fatih Sultan Mehmet'le açıldı kapılar, kırıldı zincirlerin
Tepeleri aştı gemiler, Altın Boynuz'da coştu dalgaların
Bir yanın Asya, bir yanın Avrupa, adın Avrasya senin
Sen medeniyetlerin aynası, başkenti, beşiğisin İstanbul
Göksu evleri, tepesinde şahika restaurant
Huzurun, sukunetin birleştiği seyir, bir dem
Patika girişiyle, doğal çay bahçesinde bir çay
Abartılmamış dekor, iç açıcı temizlik, ferahlık
Ortada dev şömine, kusursuz hizmet, saygınlık
İstanbul'a sessiz bakış
İşte bir an daha kaldı, mazi denen geride
Geçen zaman, durmak bilmez ki yerinde
Ayrılık yok derlerdi, hep sözlerinde
Bilinmez kader, nereye sürükler son seferde
İşte, bir saat daha sona erdi, ömürden
Öyle Bir şeysin Bende
Bir dilin tüm çevrimlerini kullansam
Seni tarif edemem, biliyorumki ulaşılmazsın!
Dokunmak, hissetmek, yaşamak varken seni
Sessiz bir yalnızlıksın payıma düşen
Hanım eli kokular, seni hatırlatıyor
Son geçtiğin sokaklar, gözümde canlanıyor
Bir akşamüzeriydi ellerimi tutuşun
Figüranlar vardı, hayat senaryosu dizelerinde
Oysa ben, bir ömür sevginde macera, hevestim
Kucak açtım sana, durup dururken.
Gülen gözlerinde ümit ararken.
Belki, sever diye gönül baglarken.
Seni sevip, bana sen yar olmazken.
Sessiz bir ecel gibisin sevgilim.
29 ekimde okuyacağım teşekkürler