yetişemezdi akranlarına çokluk
yetersiz kalırdı hamleleri
kimseler önemsemezdi onu
meçhuldü dereceleri
dörtnal, rahvan, tırıs
Bizim de sinemamız vardı bir zamanlar
Komediler, avantürler, melodramlar
Sevimli, tonton ihtiyar Nubar Terziyan
Şehre yağmur yağar,
Seni düşünürüm
Serin rüzgâr eser
Titrer üşürüm
Bomboş ellerimi
Kavuştururum.
Doğduğum köy düşer aklıma bazen
Büyüdüğüm kasaba
Yeşil yamaçlar
Ve fındık bahçeleri
Orman, dere, deniz…
Uzaklardan gelen
Bir konuktu o.
Merih’ten, Mars’tan veya Venüs’ten
Atlayıp uçan dairesine
İnivermişti yeryüzüne.
Doğan Ceme
Bir tohum düşer toprağa
Çimlenir
Ve başkalaşır zamanla
Delip geçer karanlıkları
“Doğan Cem’e”
Bir filiz başkaldırıyor topraktan
Bir sümbül, bir menekşe, bir kardelen
Boy boy büyüyecek baharda
Çünkü henüz son değil.
Durusu yolu
Mandayla dolu
Dizi diziler
Ormana doğru
Horlanır onlar
Ezik bir türküydü soluğu gecenin
Kanatlanıp uçuveren bir ses
Olsaydı dili sokakların
Anlatırdı aks-i sedalarını eski sevdaların
Uçuk kelimelerle.
Gün gelir,gideriz biz de ağam
Ağaçlar kalır, çimenler kalır
Toprak,dere,deniz, tepe, dağ
Ve gökyüzü, güneş, yıldız, ay
Od ısıtır, su yıkar, toprak alır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!