Biz bir bütündür, bölünemez.
Nereye gidiyorsun?
Ayrılıklar, aşklara gölge düşürdüğünden beri
Güneşe bakmaya korkuyorum.
Gemiler gitmek,
Gökyüzü karalar bağladığı zaman alnının ortasına,
Ben, yeryüzüne bağdaş kurup seni düşünürdüm,
Elim de bir kadeh,canını çıkarırdım tüm içmelerin,
Yalnızlığım,yürek hoplatırdı kanlı yataklarda,
Tenine küf kokusu hakimdi..
Sen yabancı bir şarkısın artık.
Kiminin dilinde Fransızca bir kelime,
İngilizce bir sömürü,
Türkçe kadar ağlamaklısın-
Kiminin dilinde küflenmiş bir iz,
Kiminin dilinde ki acı bir tatsın...
Nasılsın?
Dediğime bakma,
İyi olmadığını bende biliyorum...
Çünkü;
Dün gece ne halim varsa gördüm
Beni bir buluta renk yaptılar;
Beyaz!
Seni güneşe astılar;
Sarı!
Üstümüze sürme çektiler;
Mavi!
Ellerini tuttuğumda hiç bırakmayacağım dedi telefonu kapatırken...
İçimde bir bayram sabahının neşesi oluştu. O günden sonra hiç gece olmadı, her yer güneşti, her yer panayır alanı, her yer bayram şekeriydi. O günden sonra onun ağzından çıkan her kelime cep harçlığı, kalp ritmini ayarlayan tıbbi bir cihazdı...
Ben onun huzuruydum, öyle diyordu. Benimle konuşurken rahatladığını söyler, ferahladığını hissedermiş. Ben onun ağrılarına, aklının karışıklığına, gülüşülerinde ki kırışıklığa iyi gelen ortapedik bir yatak, nemlendirici bir kremdim. O demiyor, ben söylüyorum...
Yaşamak ile ölmek arasındaki o ince çizgidir dudakların
Ben nefesinin arasına sıkışmış kör cambaz,
Görmek ile bakmak arasında ki o ince ayrıntıdır gözlerin
Ben kirpiklerinde sallanan sokak çocuğu,
Öpmek ile koklamak arasında ki o ince dokunuştur tenin
Ben derinin üzerine işlemiş esmer güneş lekesi...
Gönlüne pranga vurulmuş bir seferiyim
Hayalleri el ele tutuşamayan..
Umutlarımı yolun kenarlarına serpiştirdim,
Büyümesin hiç kimse
Sonra sevdiklerim de ölür,
Sevmediklerim dünde öldü..
Sus..
İki dudağının arasına çakılmış bir lisanım ben,
Lisanslı bir acı,
Yansımasını kaybetmiş bir gölge oyunuyum,
Gülme...
Kör bir kış akşamından ne istenebilir ki?
Göz göre göre giden bir kadının ardından..
Sobanın üstünde demlenmiş bir bardak sıcak çay mı?
İçini ısıtmasını istediğin bir şişe şarap mı yoksa şakağından giren bir şarapnel parçası mı isterdin?
Yada sarhoş bir nefesten çıkan diyarbakır türküsü olmak ister miydin?
Sorar mıydın kendine özgür müyüm ben diye?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!