İçine yüzlerce kilometreyi sığdırdığı
Dizlerine kadar uzanan siyah çizmesiyle
Yürürken henüz keşfedilmemiş kaldırımlar da,
Vanilya kokuyordu saçlarından parmak uçlarına,
Kadın...
Temizle adımı dudaklarınla...
Henüz aforoz edilmemiş bir gecenin
Mavisindeyim,
Siyahın doğmasını bekleyen
Kilise papazı oyunu kaybetmek üzere
Mor dudaklı bir geceden düştü hüzün
Üstten iki düğmesi açık olan
Penceremden içeri,
Üşüdüm,
İlikledim seni göğsüme..
Akrep yelkovanı vurdu
Mikelaj kaplanmış tenin
Dilimde bir asfalt oluşturuyorsa,
Geceleri yakmaya meğillidir
İçimde ki ateş...
Devlet soğuk...
Harun Tolga Peker
Uyandım.
Seni düşüneceğim vakitleri çıkarıp aklımdan
Şömineye yakın olan
Masanın üstüne bıraktım hafifçe.
Acımadın değil mi?
Göz altı mora çalan gri bir hayattı yaşadığımız..
Rüzgara vokal yapan saçlarına selam söyle benden,
Ritimsiz öpüşen dudaklarına kırgınım,
Notasız ellerin rotasını şaşırmış haberin olsun...
Düş yakamdan; göğsüme!
İçimde eritemediğim kar taneleri var,
Üşüyorum..
Hiçbir bitki örtüsü etki edemez
Teninin kumrallığına,
Sen palyaço ol.
Ben yüzünde ki hüzün boyası.
Gökkuşağının tam ortasın da ateşe verelim gökyüzünü..
Gülüşlerimizle,
Ağlasın Tanrı.
Yıkansın kimsesiz çocukların leş kokan bedenleri,
Günah hazır olduğunda haber versin
Kilise papazı,
Bırakalım alkolü damarlarımıza,
Kan kendi yatağında uyusun,
Bu gece gövdeyi aşk götürsün..
Bir kadın sevilirken gaz maskesi kullanılmaz,
Bazı tebessümler bubi tuzaklarından farksızdır..
Pimi çekilmiş el bombasının son saniyesiyim,
Beni İsraile at Allahım..
Afrika da açlıktan çocuklar ölürken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!