Hamza İnce Şiirleri - Şair Hamza İnce

Dört yanım bitmişliği güzelliğinde
Omuzladım yükü gitin gideli
Olsada her taraf kurşuni soğuk
Sevgisizlikte üşüyorum Anne

Bu bir korku yaşam ve ölüm

Olmaz
Ana gibi yar Bağdat gibi diyar
Ağlama
Ağlama Bağdat ağlama
Mezopotamya çanağının ortasında
Kimseler görmesin göz yaşlarını

Tutmadı uyku saat üç otuz
Usulca camı araladım
Şafağın ışıkları ha çıktı çıkacak
Her taraf kefeni bembeyaz
Göğün göğsünden lapa lapa kar düşmekte
Ve

Savaş'mı barış'mı
Hangisi iyi Hangisi kötü
Çocuklar
Bunları anlatmak istemezdim elbet
Şiirimde
Ama bu aralık kan kokuyur süt yerine

Ey kalbim
Acılara tutunarak geldi yarım asırlık ömrüm,Hazan mevsiminde. Sırtımı yasladığım salkım söğüt yapraklar döküyor,
Bakarken uzaklara,'Bir aşk için yapabileceğim her şeyi yaptım,ama yanlızlığı kabullenmek?
Giden zaten çoktan gitmiş yazılan şiir sayfalarım sararmış,hazan gazeli renk yoldaşım birde yanlızlığı doldurdum
koynuma.
Geriye ne kaldı kalbim! diyemiyorum,Bir annenin merhameti gibi yapışıyorsun dudaklarıma,Hazan da olsan,

Gecelerin yırtık yerinden
Çığlık çığlık yüreğim
Buz sarkıtlarda isyanlaşarak
Orta yerinden yaşamın

Güvermez payda yaşam kırağı

Puslu hüzünde bu sokaklar
Uçları yıkıntı pastan ray gibi
Şaşkın bakışlarda dumanlı göz
Saklambaç dalışlarında oynuyor
Oynuyor
Yoğun sessizliğin gürültüsüyle

Bu ara bu kent
Issız,
Doğumdan dölsüz ölüm,
Yollarda kan ıslağı.
Sessiz gözlerde buz gibi,
Kesik kesik soluklar,

Edebiyatmış sanatmış
Doygu yüklü şiirse hele
Bir akşam vakti biter
Sarışın geceler koynunda
Biter be gülüm
Uzattınmı karyolaya

Başlıyacaksın bir noktada hayata
Yoğunlaşacaksın tüm benliğinle
Kum halkalarından geçerek
Doyumsuz seyredeceksin denizi
Çılgın deniz dalgalarını durdurarak
Bakışlarda yıldızlar yorgun düşmeli suya