Çöl sıcağında eriyen bu hasret,
Halkalarında kum tanecikleri,
Savurduğu hüzünle,
Sesin sesime değiyor,
Gurbet aktıkça anlıma.
An çözülse dili bu şafak vakti gibi
Geldim dese boynumdaki sevgili
İstemezdim sarılsın bitik bir sevdaya
Deşelenen toprak gibi canlanıverirmiyim
Korkundayken yetik sevdalarım
Yıldızlar altından voltalardayım,
Adımlarken arşınlarda hayatı,
Yeniden
İpe diziyorum ipe, tüm umutları.
Bu vaktinde gecenin isteksiz sevi,
Bir sarkaç gibi iki uç arasında,
İnce iz bırakan yürek,
Hız veriyor acılara.
Kan sızdıkça yitirmemiş çekim,
Islık çalar ıslık yanlızlığa,
Yara açan kayalar uyuğundan.
Bendim ilk çığlığını duyan
Bedim minicik ellerini tutan
Bendim ilk gözlerinin açılışını gören
Bendim ilk kırmızı hırkayı giydiren
Oğlum oğlum
Nerden bilebilirdim bu kara günleri göreceğimi
Yıllarda kokan hasretin özgürlük gibi
Gülüşlerin resim çiziyor tenime
Hasret kokusu giderirken geçmiş kelimeler
Bu akşam vakti eski anılarda yıkıldım
Yalnızlığımdaki misillemede adın saklı
Tarafım
Ceza ve suç denkleminde
Bağlarken zincirleme özgürlüğü
Düşüyor şiirim dostlar sofrasına
Ve ben bağışlıyorum
Özgür sözü ezilene
Ne tatlı şeysin sen çocuk
Gülümsemelerin anımsatıyor
Anımsatıyor çocukluğumu
Ellerimden tutup omzuma sıçrayışın
Öylesine pak yalın
Ne varsa sende çocuk
Gördüm evvel
Gülüyordu Dr. Che
Yatırmıştı acun ahalini
Ameliyat masasına
Neşter sol elinde
Göbekten ayırmaktaydı
Vuruldu geceler
Yanlızlığı suda yakarak
küflenmiş acılara üşümeyi takan
Yorgun çocuk yaşam direncinden
Coşmaz sokaklar çorak tarla rengi
Çürük kökte yarık ayak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!