Gizli, saklı, derin bir ben vardı benden içeri.
İdrak edemedi hiç kimse, hiç bir vakit beni.
Göremediler nedense kalbimde ki iksiri.
Duyamadılar daima esen sevda yelimi...
Gönül tahtına benide al yar!
Sûfi bir eser gibi yaşat beni
Vechin ile şereflenemesemde
Burhan'ınım sinende sakla beni.
Gam yükünü omuza aldım ey yar!
Gökyüzü gözlerimle buluştuğunda,
Sizi aradım ayrılığın girdabında,
Yanan alev oldunuz avuçlarımda,
Boşalan damlalar söndüremedi.
Gül bitirmek için toprak olmalı.
Tohumları sevgiden, vefadan olmalı.
Yağmurla filizlenmeli kuru toprak,
Mahsül, dağların doruklarına ulaşmalı.
Hoş kokusu dünyaya yayılmalı.
Ne tür hayallere gebeydin ki,
Seni boğmak üzereydi
Hakikate isnad edilmiş yalan.
Kaçmak çözüm olmalıydı belki.
Veya vuzûha erdirmeliydin hayatı.
Fakat hiçbirisi olmadı,
Şems'iz ve susuz kalmanın ehemmiyeti ne ise,
Sensiz,muhabbetsiz kalmanın dokunaklılığı o.
Her halin tatlı musuki gibi deveran ettide,
kah lal oldum,kah inledim gizli lisanın tecelliğinde.
Karşılaştığım tüm o kafiyeli nezih satırlar,
Ey sevgili çağırdın ruhlara haz verici hayata.
Mağfiretini, cennetini vadettin Ademoğluna.
Koşmak müştakına kaldı ebedi sürecek sabaha.
Davetine icabet ki erişene dek dergahına...
Gökyüzünden dökülen her yağmur tanesi sayısın ca,
Yaşamın kıyısında
Dünyayı temaşa ediyorum.
Şahidim elim, enin olan acılara,
Hasmım ki, ışığa perde çekmiş.
Bu ve bir çok sebepten ötürü
Ay'ın parlak zamanını bekliyorum.
Namının yücelmesini istiyorsan;
Bil ki sana mucizevi Kur'an yeter!
Hala öğütler alamıyorsa aklın,
Böcek gibi hayata mahkum ol yeter! .
Ey sevgili canan, yürekte ki nar senin için.
Aşk ile seni sevdim bilki sırf O'nun için.
Gül kokusu alıyorum ruhunun bestesinden.
Ay ışığı doğar, mah benzeri gülen yüzünden.
Müştakındır garip canım daim yanımdada olsan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!