çok genişti, ülkelerle birlikteydik, toprağımız genişti
ekmeklerimizi az mı yedik birbirimizin
yavaşça suyu çekildi kazanımızın
daraldık daraldık daraldık
bir silah çağıdır bir ölüm çağı tutturulan
bulutlar çöktü fırtınalar koptu
yaşam sevgisiyle dolu odamda sensizleşince
içten gülüşlerle örttüm ayrılığı
dudaklarımda zorlandı suskunluğun kokusu
acılı ağıtlar gibi oynaştı alnımda su damlaları
yalnızlıkların kırgınlıklarıyla unuttuğum ağlamayı
yine kıyı coşkular eskitti sigarayla
yolların kıvrımında düşlediğim
kurak tarlada hüzünleştirilen, öpemediğim
fabrikada dilimi yakan terin tadı gibisin
ellerimin-dişlerimin sigaradan sarılığı
dudaklarımın-yanaklarımın başkalaştığı
YENİDEN SENİ
bir gün yeniden sevme olanağım doğarsa
yine seni seveceğim
gün doğuşu ve gün batışındaki
dağlardaki ağaçların doruktaki güzelliği kadar
temmuz ağustos sıcağındaki susuzluk
Açılan güneşi sevmezler
zulüm sırıtır Hasan Emmi
güler insan sefasına
Yasak aşk tutkusu düşerken toprağa
yürek çırpıntısı korkuyu atar bir yana
damarlarda dolaşır doğanın kardeşliği
işte şöyle böyle /zorunlu/ geçti geçecek
/yavaşça/ yumurtaya basarcasına yürüyüp gidiyor gençlik
daha nelere kıyılacak neler görülecek
gerçekte yapılan acı bir eğlence acı bir şenlik
geldi geçti gidecek
(bizim miydi) bu kimin yılı
hiç bir kokuyu sindirmiyor ciğerim
gecikmiş söndürülen yangın rüzgarı
çok konuşulacak gömülürken diplere
kaç kez yas tuttu
kaç kez göçe zorlandı yok oluşlarım
işçi şarkılarına kaç kez yazıldı
kuşluk zamanı coşar mavi denizler
bağlarda salkım salkım birikimim
umut dağları serinlikle eğlenirken
bahar dibinde soluğum
geniş yaz günlerindeki gök
güz rengine bürünen derin kök
dört duvar arasında
kendi nefesimle başbaşayım
seni düşünürken umutlar odasında
yok oldu yalnızlığım
ne karanlıktan korkuyor
ne de sunulan acılardan
sensizlik zorlarken
bağımsızlık bayrağını indirmedi yüreğinden
düzenin pisliğinden daha da yükseltmekti amacı
işçilerin terlediği gibi
gerçeğin bulgucusuydu
ekmek getirildiği gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!