Ağlarken görmüşsün beni dün akşam
İnan ki o yaşlar yalancıktandı
Ağlıyor olsam da sevinme buna
Gözümden damlayan Son Damlacıktı
Ardıma bakmadan çeker giderim
Şair sofraları biraz zül olur
Bir parça duyguyla, bir mısra şiir
Ruhun neye açsa alabilirsin;
İster aşkın tadına bak, ister kederin
İster tesadüfün, ister kaderin...
Davete icabet gerek derler ya,
Özgür artık sevdan aşkın
Bak bıraktım peşlerini
Bulutlara değsin başın
Salıverdim düşlerini
Gerçeklerden uzaktılar
Her zaman birlikte sevgilim diye
Söz vermiştin bana demek boş yere
Ayrılmak ne demek diyordun oysa
Unutmuş gibiydin düğün gününde
Söyle mutlumusun bu hayatında
Kahır deryasına çevirdin beni
Bak boğuluyorum, ben artık bende
Eğme dersin birde bana çehreni
Neşe bırakmadın sen artık bende
Su istedin, göz yaşımla kanmadın
Gerçek aşk Ferhat’lık değil de nedir?
Gerekirse dağlar delmek uğruna
Ne yollar, ne deniz, ne kış dinlenir
Aşkının yanına gelmek uğruna
Sevgili dediğin sıkı sarmalı
Bundan tam on yıl önceydi
Okula giderken,
Servisin camından görürdüm seni
O ağaçlı yolda
Hep pürtelaş giderdin
Eteklerin yerleri süpürürdü.
Ne esen rüzgara, ne doğan güne
Ne de yağan kara sormadın beni
Günler, aylar derken seneler geçti
Söyle gülüm hiç mi sevmedin beni?
Parmağında yara olsa öperdin
Onu gördükten sonra başladı bende,
Kara kışın ortasında alev alev yanıyordum,
Kendimden bile sakındığım şiirlerimi
(Ondan önce yazılmış olanlar)
50 kuruşa satıyordum...
Hoş, alan da yotu ya...
Bu güne kadar hiç bir şeyi dert etmedim kendime.
Doğuştan gelen iki hastalığımdan kalça çıkığını,
Bacağı olmayanlara bakarak sevdim bile...
Varsın çoğunluktan bir farkım olsun.
İkinci hastalığım olan cilt problemini,
Doktorlar ilk defa görmüştü.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!