Bir sonbahar akşamı başladı yolculuğum,
Yeşiller bir bir sararıp soluyordu.
Merakla beklediğim Abana yolu,
Tekerler döndükçe kısalıyordu.
Geceyle sessizlik çöktü her yere,
Sağımız sıradağ solumuz dere,
Her nefes sigaramda düşüncemde sen varsın,
Karanlıklar içinden ismimi fısıldarsın.
Karlı dağlar ardında sensiz deli gibiyim,
Beni çöllere salan dertlerin sahibiyim.
Elli yıl evveldi, çıktı meydana,
Nicesin sırtını vurdu Süleyman,
İhtilal sonrası düştü yollara,
Çok başlara çorap ördü Süleyman.
Yıllarca bitmedi, şöhreti şanı,
Beli kırık sürüngen nasıl sürünsün yerde,
Kılıfım sabit lakin ruhum hangi seferde.
Koysam başım dizine uyusam da uyusam,
Bu öyle bir uyku ki bir daha uyanmasam.
1980 kasımında yağmur yağıyordu,
Yollar geçilmiyordu çamurdan.
İstanbul el sallayıp uğurluyordu,
Bizans’ın heybetli surlarından.
Anadolu’yu ilk kez görmenin,
Bendeki o tatlı hazzı,
Sevda pınarının kaynağı sensin,
Sensin biliyorum sensin Eminem.
Karanlık dünyamın ışığı sensin,
Sensin biliyorum sensin Eminem.
Sensiz geçmiyor bu haftalar,aylar,
Yıl bindörtyüzelli üç mayıs yirmi dokuzdu,
Fatih Sultan Mehmed Han günlerdir uykusuzdu.
İstanbul’un surları sökülüyordu taş, taş,
Tarihe geçmemişti böyle kutsal bir savaş.
Arslan gibi levendler coştukça coşuyordu,
Ya Allah narasıyla ölüme koşuyordu.
Bir varmış, bir yokmuş fani dünyada,
Masallar içinde masalmış ömür.
Ana kucağından düştük yollara,
İnsanlar yaşarken ölüme yürür.
Ölüm var, ölüm hak, ölüm bir ibret,
Alemlere rahmetsin sen,
Ya Muhammed Mustafa.(SAV)
Arş-ı âlâdadır rütben,
Ya Muhammed Mustafa.(SAV)
Sen, sohbet-i Kur’an’sın Sen,
Tarlaların bahçelerin ne güzel,
Köyüm benim, korucuğum Dirmil’im.
Sözümde şiirsin, sazımda tel, tel,
Köyüm benim, korucuğum Dirmil’im.
Yuvarlandım,tozun yuttum yollarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!