Bir saksım var ömürden kısa
Bu gün bir başka hüzünlü saksım
Sanki içine ayrılıklar dikilmiş
İçine ölümün gizemi serpilmiş
Biliyorum, biliyorum...
Kara gözlerinde vefa yok
Dikenli yüreğinde sevda
Nedendir ki seni sevmişim
Yüreğimi ayak altına sermişim
Düşüncelerim yorgunlaştı
Beli büküldü düşüncelerimin
Umuda sevdim seni umuda yakarışlarla
Yırtıcı kuşlar pike yapıyor içimde
Sana yüreğim ağlıyor haykırışlarla
Anlamı yoktur çözümsüzlüklerin
Yüreğime çöküyor güneşin karanlığı
Çırpınışlarım senin için
Gece henüz çıplak
Sabah kuşları sessiz
Gün başı doğurganlığa gebe
Üşüyorum yalınayak
Yaşamda tek başınayım
Umutsuzluklar yaşadım
Belleğin işkencelerde
Pencereler boğucu, ışıkta girmiyor
Uzayıp giden bu yollarda
Taçlı tanrıçam yürüyor
İstençlere boyun eğiyor,
Kıramıyorum insanları
Yaşam denen illet
Göz yaşları kadar boş
Kahkahalar kadar keyifli
Her şey sona eriyor ışıksızlıkta
Sonsuza kadar yankılanır yaşananlar
Işıklı ve korkutucu suratlarda
Öfkelen canım, öfkelen canımın içi,
Öfkelen sevgilim.
Öfkeni kızıl bir küheylan gibi koştur.
Öfkelen canım,
Yaşadığın şeyleri düşündükçe artsın
Seni seveni, seni özleyeni düşün.
Ardımızdan ağıt yakan,
Ağıtımıza ağıt verenler olsun, şu dünyada,
Bana çiçek, bana yaprak, bana toprak verin,
Temmuz gecelerinde kucak kucak
Silahları susmuş bir dünyada,
Bana baruttan güller verin.
Dur... bekle... tren geliyor,
Mutluluk treni.
Sevgi kaçmalara dayanmaz,
Biraz acı, biraz kansızlık,
Anemi, verem gibi,
Yaşanmışlıklar var çılgınca, kuralsızca
Görmek var, kül rengi akşamları
Oyunları bitmiş çocukları
Yemişleri tükenen ağaçları
Görmek var aydınlığa başlangıç sokakları
Tozlu yollarda hayvanları
Ve ağır ağır giden kağnıları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!