kış kahvehanesi irkildi
buğulu camlar oynaştı
mazot karası tahtalar sarsıldı
gıcırdadı çatlaklar
telaşlandılar
helezonlaştılar dumanlar
kıvrıldılar yukarılara
heybet akıtarak boyundan posundan
başı yukarıda
üstten süzdüler loşluğu
don lastikli gözlük camları
zor seçiyordu efe
dişsiz bebek damağı
bezelmiş incecikten sesi
ünlerdi de ünlemesine bir şeyler
ırgalanmazdı
anlaşılmazdı gâri
puştlar
duymazlıktan gelirdi
bilirdi de gendi
ama olsundu
yaslanıp çatal sopasına
bir teke kadar dimdik kayasında
bir kadırga kadar âsil
kıvrılırdı sanki gökten yere
görmeyerek baktığı an dingelerek
haydi efem
az kaldı gir içeriye
dayan
dayan
öfkeliydi oğula kıza kızana
bakındı öylesine
soluklanmak istedi
istedi ki elinden tutsun birisi
sallandı kuru diğer eli
çekmeye sandalyeyi
gücü yetmedi
sık adımladı güççük güççük
ilişti kenarına lâkin
kimselere minnet etmedi
soluklandı accık
kaykıldı ağırdan
yakınlaşmak istedi insanlara
derinden bir merhabaya mecallendi
kükredi sanki
titredi don lastikli gözlüğü
savurduğunu sandı orta yere
sandı kalabalık ayaklandı
görmediğiydi gördüğü
açık gözlülerin körlüğü
merhaba dedi
herkes aldı inandı
duyulmadı da duyuldu sandı
almıştı alacağını
içi rahat mutlu
bir bardak çay içecek
pırtık yelek cebinden kuruş çıkarıp verecek
ve onculayın iri kıyım adımlarla
fırt fırt
ingiliz külotu düğmelisini
dağlarda dolaşıp da
kızanlarına bir merhaba deyip
akşam yatağında olacaktı
anıları onu uyutacaktı
1992/Acıpayam
Mehmet Necip ÖzmenKayıt Tarihi : 4.4.2023 14:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!