“Ne kör ile gören eşit olur, Ne de karanlıklar ile aydınlık, Ve ne de gölge ile sıcaklık.” Sûre-î Fâtır, 19’uncu, 20’inci ve 21’inci ayetler
ey aşk diriltme beni böyle çürümüş vekil
böyle üryan nefeste ateştendir bedenim
şahdamarım kabarır; en ondurmaz deminde,
bir gülüşün â'rafı omuzlarıma yıkar.
çiy yürür de toprağa çayır çimen ceminde,
kıskanır âyininde börtü böcek edânı...
dallar çiçeğe durmuş, ekinler gök, ne çıkar;
göğsümde cevşenimle karşılarım gadanı...
Zaman;
Bed yüzleri seğirten ve kem ağızları böğürten muratların terlediği,
Ad adlanmış, adaklanmış ve sadaklanmış yiğitlerin, gem azıda doludizgin gürlediği,
Elleri nasırlı, dizleri hasırlı ve alınları sırlı anaların, tomur kızlarını erlediği,
Dede, torun, emmi, dayı, çağa-çocuk bir ağızdan Tanrı’yı birlediği zamandır!
kaç bin yılın soluğu bilinmez şu kalemim
kaç bin yıldan emanet dilimdeki tahammül
çırılçıplak esaret aşka koyduğum her mim
her mim mühürlendiğim yılların cehennemi
kıskanç hayaller kadar huysuz divane gönül
kucaklarken kararmış ruhumdaki sersemi
-Kristof Colomb’u ben keşfettim; beni bir eyvâh aklıyor ve bir de Kirli İsabel...
Sahilime demirliyor rotası şaşmış her kâşif,
Kumu dingin saatlerim, murçluyor taş takvimleri...
Yanaklarım paslı zincir, düşkün şakaklarım lif lif;
“Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı tesbih eder. Mülk O’nun, hamd O’nun ve O, her şeye kadirdir.” Teğabûn Sûresi, Birinci ayet
Kurbanlık koç misali kapına düştü adım
Nefesim dünden râzı nefsinin insafına
-Sen ise, hâlâ o ifrit oyuncağı mel’unları dost zannediyorsun... Sence hangi zan daha ağır?
Tövbeleri tükenmiş bir nisyândı gençliğim
Ilgıt ılgıt süzüldü bülbül gülde zârdı yâr...
Gitti! Vakit, gece idi. Sarı bir toz bulutu
Ardı sıra velvelede, pulunu aldı gitti!
Göçe verdi, gün hasmını… Dolunca buz bulutu,
“Size kalsın” dedi dünya, çulunu aldı gitti!
‘Pimi çekilmiş bir el bombasıyım, senin mevzilendiğin her cephede...’
Su tahtı lâtif sesler ve İncil’in hikâyesi;
Halhal pâyeliğinde, toprağı dövüyor ayak.
Pencereler perdeler uğultular ve duvar
En mahrem sûretini emziriyor gözlerim
Günahım kadar utanç sığındığım umutlar
Şakağımdan çekilmez sükûneti soluyor
Uğultular ve duvar buz tutuyor dizlerim
Coğrafyam birden bire sensizliğim oluyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!