İnanç, gözle görülmeyen bağlarla örülü duygu gizemi.
Kalplerde saklı, ruhlarda yankılı
İbadetin özü, gözle görünenin ilerisine ulaşan bir niyetin samimiyetinde saklı.
Dua, sadece dudaklardan dökülen kelimeler değil, yürekten yükselen bir umut teneffüsü.
İnsan, yaradana açtığı ellerindeki sözlerle, gözyaşlarını, sevinçle sunar.
İbadet, her gün tekrarlanan ezber değil, her an yeniden keşfedilen huzur dolu bir yolculuk.
Hep gam hep keder
bu kadar acı yeter,
istemiyorum artık seni,
bu öfke bana yeter.
Dolaşırsın sokaklarda,
Kahraman olmak lazım, illa ki dünya bir roman, sancılı geçen seneler, ağaran saçlar.
Hepsinin hesabı sorulsun.
Ne sohbetler, ne hayeller, ne hikayeler,
Hepsi artık özlemle ve sevgi anlıyormusun.
Bu hali bekliyor yâd eller,
Ya yürekte ki ateş, ya kavgada ki inat son bulsun.
Mevsimlerden sonbahar, güz
Kasım'ın hatırası, anılarda hüzünle saklı,
Seni hatırlatan her an, yüreğimde bir umut ışığı.
Korkusuzca adım at, ezilenlerin sesi ol,
Cesaretin öğütleriyle, gençlerin yolu aydınlanır.
Renkli gözlerinle önderlik ettiğin yerde,
Kırmızı bir acı yüreklenen.
Zalimde, merhamet gereksiz.
Rehin düşmüş bir aslan gibi,
Kahırlı geçen seneler.
Dinlerim gecenin sessizliğini.
Sabah erkenden sokakta köşe başı,
Getir tüpü, demleyelim bizim şu efsane çayı.
Ne olursa olsun yavrum, çal bizim şarkıyı,
Üstündekileri çabuk çıkar, dediğinden hiç birşey anlaşılmıyor.
Dokunmayınız deli Badiye.
Şaparım yapacağınız işe.
İnsan, yalnızlığın soğuk dünyasında arayış içinde çabalar.
Yanılgılar, yanlışlar bir öğrenme yolculuğudur.
Kaygılar yüzümüzde derin izler bırakırken,
Bilgi, bilinmezliğin karanlık boşluğunda bir ıslık çalar.
Sıkıntılar, gökyüzünün sonsuz maviliğinde bir bulut misali,
Lale severim lale,
İsterim güzel koksun,
Yarın sana gelip vereceğim.
İsterim ki seni göreyim.
Farklı çeşitleri var çeşit çeşit.
Duy duy söylemem lazım
Sen böyle nasıl bir vefasızsın
Bilmediğim daha ne kaldı
Yaraladığın yerleri tekrar sana hatırlatma mı lazım
Bak bak
Pencereden bak, yağmurun ardından toprağın kokusu yükselir,
Otobüsün camından süzülen damlalar, memleket hasretini pekiştirir.
Bir türkü fısıldar rüzgar, gözlerinde yaşlar birikir,
Gençliğin o masum günleri, hatıralarda saklıdır.
Güneş yavaşça doğarken, ıslak saçlarınla selam verirsin sabaha,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!