Hey gidi, bu denli savurmaya ne hakkın var.
Bu şehri kuşatmaya varlığınla ya da.
Kaçacak yer, pussuz zihin kalmadı benliğimde,
Kauçuk yollarda mecalim de.
Tabulaştıracak bir sözüm yok sana,
Yarın duyuracak adın da.
Gökyüzünden kan damlıyordu.
Yağmur sanırdım o zamanlar.
Hani umududur, bereketidir avuntusuyla beklerdim daima.
Bir daha, bir daha yağsın isterdim.
Nerden bilirdim, yitirilen canların bir armağanı olduğunu.
Berekete küskünüm o andan beri,
Soluksuz şehirlerden uzak yaşamlar satın alırım ben.
Kimi zaman, özlenmeyi bile özlediğim olur,
Bazen de yalnızlığımı.
En acı yalnızlığım seni özlemektir ama...
Yaşam dediğin nedir ki.
Hayal etmek ayrı bir meşgaledir kimi zaman;
Kimi zaman yaşamanın ta kendisi olduğu,
Keskin bir yara gibi belli eder kendini.
Sadece hayal edebilirsin,
Yaşamak veya yaşatmak bir tesadüften ibaret olmalı.
Yağmurlar buz tutar akşamları.
Soluksuz geçen her anın yayılır çehrene.
Bu şehrin ayazı tiz bir çığlık gibidir,
Üşürsün ama hissedemezsin.
Yüreğindeki kor, yangının olmaya koşar durur,
Finale bir boy fark atmıştır, sen sadece habersiz.
Karanlık odama çekilmesem her gece,
Korkularımla ve yapayalnız;
İnan ki çok zor oluyor.
Gecenin korkunç sonsuzluğu ile,
Karanlık dünyam beyaz bir perde ile sınırlı.
Arada sırada bir tiyatro sergileniyor,
Işıklarını söndürdüm tüm şehrin birer birer.
Şu an bir tek sen aydınlıksın.
Hani konuşan hayalleri olur ya insanın.
Sadece sen masallarda yaşayan yanımsın.
Nice zamanlar aşılır da,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!