Şizofren Aşk
kendimi kaybettiğimden beri
sanrılarım düşüyor düşlerimden
hayallerim darmadağınık
ve bu aralar
zamanı unutturacak kadar zamansızdın.
“ay” güneş ile varken,
“güneş” ay ile ışıyıp, aşkını anlatırken tüm aleme,
sen de benim “mihrimah” ımdın,
ruhuma bıraktığın ıslaklığınla…
I
buhur yakma zamanı geçmişti
yıkık kentin tapınaklarında
biraz ürkek, biraz sancılı
kırılgan günahların şahidiydi
Aşk-ı mezar
vah bana yar
can yanar, yara kanar
gönül ona akar, o gönül yakar
dil yanar, ten yanar
Aşk’ın içsel devinimi
Güneş gökyüzünde yanık bir iz bırakırken
Hangi zamana dur diyebilirsin
Kaç arşın adımlarsın zift kokulu ruhsuz asfaltları
Aşk inzivaya çekilirken
FİLİSTİNLİ ÇOCUK’UN HİKAYESİ - ŞEHİDİMİN YETİMİ
Ben Ali. Daha henüz dokuz yaşındayım.
Sağlık Ocağının olmadığı bir köyde, iki odalı kerpiç bir evde doğmuşum.
Dedem koymuş adımı. Hz. Ali gibi cesur, hem de ilim sahibi olayım diye…
Gönül sevdimi bildiği yoldan şaşmaz
Aşk uslanmaz, ben usanmam gülüm
Bilirim sevgililer neden ulaşmaz
Sen ancak sevince gelirsin ey ölüm
Can tende, gönül sende güzel
I
titrek mum ışıkları altında
geçen sıcak ve uzun yaz gecelerinde
destanı yazılamaz gözlerinin
dillere destan olur ancak gözlerin
benden başkası bilemez
Üzülme Küçüğüm
Sen sessiz çığlıklarını çarparken zulmün yüzüne
Yuda hahamlarıyla kol geziyor yeryüzünde
Şarapnel parçaları isyanını kusarken körpelere
Yakup hala ağlamakta kenan ilinde
Aşk’ın yırtılma hali
I
esaretimizin farkındaydık
ağıtlar saklanıyordu “ayet ayet büyüyen bebeklerin” gözlerinde
çığlıklara sığınan suskunluğun yırtıyordu sessiz olan cümlelerimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!