Nasıl da aldanır ruh,görmez
Bir lahzalık ziyayı koca bir vaha sanar
Olmayan ötesinde beynindeki hayale
Bazı gafletle lakin,bazı isteyip kanar
Zamanı mekanı yutuyor içim
Semanın sitemi yorgun gönlüme
Yağan her yağmurun pak damlasında
Menfezler belirir ahir ömrüme
Geçerim onları uygun adımla
Mor dalganın ucuna
Sarılıp sürüklenip
Bir kulaçta bin arşın
Uzun uzun yol gitsem
Hiç ardıma bakmadan
Mest olarak haykırıp
Boşvere boşvere boşvermeyi verdim sele
Vezir olamasam da rezil olmadım ele
Büyüyen kahrımın yol açtığı ızdırap
Her gün ayrı yol oup serilince önüme
Bedenime yansımayan bir sevdanın azmiyle
Yüzlerce kez diz çöker,diz çökerdim önüne
(1998)
Haydi bırak herşeyi
Bırak sevdayı bırak
Ol olabildiğince
Iraktan öte ırak...
Bilmek istemiyorum gelecek yarınları
Ve ne de koklamak sümbülde baharları
Ruhunun bebeği çürümüşken hepten
Elbette geçeceksin patikten,emzikten
Şahlanan zamanların bildik çığlıklarında
Tümden giden alemin belirgin izleri var
Asalete yapışık tahtadan gölgelerde
İncelik koyu kilden vücut bulmuş bir duvar
Uçurumun dibinden semaya ulaşılır
Boş kucaklamaz elbet O'na açılan eller
Ve bir ömür sahrada divane dolaşılır
Amma vade gelince çilen dolarmış derler
Hayallere kapılmış çıplak yüzen avlular
Seherin bahçesinde çiğler sıraya girmiş
Taze toprak kokusu ambere karışırken
Renkler güzelliğini ebemkuşağı bilmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!