Ellerin ey ölüm hani nerdeler
Neden hep ırakta hep seferdeler
Ruhumu yıkayan bir dua gibi
İçimi okşayan nazik ellerin
Çöllerden vahaya geçitler gibi
Gözler artık ufuğa iştiyakla dalmadı
Gelenler için heyhat ne yazık ki çok geçti
Artık kuşların bile hiç neşesi kalmadı
Gökkuşağı mavisinden öylece vazgeçti
Çok geçti tazeliğin ılık nefesi için
Nasıl da sahicidir yokluğun cazibesi
Yolun sonundaki kandil ziya mı sanıyorsun
İşte böyle aldandı civanların nicesi
Gölgeler bahçesinde asalet arıyorsun
Geçen zaman ardında izleri sürükledi
İzlerle belirlendi bir ömrün hikayesi
Mürekkep anılardan damıtılan elemdi
Damladıkça can buldu hikayenin nefesi
Küllenmiş hatıradan inşa oldu bir hayat
Zaman bir vardı bir yoktu
Bazen varken de yoktu
Zaman üç ters bir doğruydu
Ve antika zamanların sonuydu
İçinde tuhaf bir ses
Tuhaf bir yankı
Seni sevmek ruhuma ağırdan bir zulümdür
Seni sevmek zulümde gül bitiren ölümdür
Seni sevmek çınarın haşmetli gölgesidir
Seni sevmek cennette içli bir kuş sesidir
Seni sevmek ötede bir bahar bahçesinde
Yazıklara takıldı çehrem
Avuntular ne aciz ilaç
Prospektüs üstünde elem
Yalnızca varlığına aç
Koca koca yokluklarla
Boşlukta çokluk zaman
Bir varmış, bir yokmuş
Sonuçta hepsi yalan!
Maskenin ardında aydınsa seher
Bırak daim karanlık kalsın her yer
Neresi bilemem yitik ruhumun
Hep arzu ettiği diyar nerdedir
Belki kara bir kayanın kara gölgesi
Belki de bir garip ıssız beldedir
Ve belki o belde zaten bendedir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!