günaydın istanbul...
özlemlerimle yankılanan sokaklar,
her gece gözyaşlarıma isyan eden kaldırım taşları,
bakmaya doyamadığım yıldızlar
ve yeni doğan gün
besmele çekilmemiş sözcüklerimde
adını sayıkladığım duamsın
nasır tutmuş ellerimde
sana şiirler yazdığım kalemimsin
rüyalarımın baş kahramanı
genzimi yakan sigaramsın
unuttum seni
ne adın aklımda
nede yüzün
ne artık ellerini avuçlarımda tutmak istiyorum
nede ellerimi yüzünde gezdirmeyi
sanma acı çekiyorum
sanmaki sana bir kin oluşturdum yüreğimde...
unuttum seni
ne gözlerinin rengini biliyorum
ne de teninin kokusunun
ne artık umrumdasın
nede artık umrunda olmalıyım
sanma kan kırmızı olur gözlerim
sanma ki seni bir daha böylesine severim...
unuttum seni
ne aynı masalda birlikte oluruz
ne de aynı şarkının bir sözünü birlikte fısıldarız
ne martıları birlikte besleriz
ne de aynı denizi düşler birlikte içeriz
sanma maviye özlem duyarım
sanma ki yalnızlık senden bedenime bulaşır...
unuttum seni
belki aynı havayı soluyoruz
belki aynı sonbaharı yaşıyoruz
evet belkide şuanda aynı güneşe bakıyoruz
ama unuttum seni
artık ne katran karası geceler
ne de masmavi bir gökyüzü hatırlatabilir seni bana
dedim ya işte unuttum seni...
ne kadar oldu buraya gelmeyeli tam olarak bilmiyorum
pek bir şey değişmemiş aslında
yıldızlar, gökyüzü
oturduğumuz, saatlerce bakıştığımız masamız bile aynı
yine çok sessiz buralar
sen gittiğinden beri de böyle sanırım,
biliyorum oyunun kurallarını
ama korkuyorum
ya saklandığın yerden çıkmazsan
ya seni bir daha bulamazsam
şimdi yüze kadar saysam
gözlerimi açtığımda yanımda olmaya söz verir misin
şimdilerde bir türkü tutturmuşum ki sormayın gitsin,
her söz, her mısra bir yüreği bu kadarmı yakar,
şimdilerde bir şişe daha ister onunda dibini görürüm sanırım, midem kabul ettiğince...
oysa nede güzel başlamıştı,
bir çift hiçmi kavga etmez Allahım...
küçük tartışmalar elbetteki oldu ama her defasında minik bir öpücük tüm sorunları halletti,
bakma herkesin sol yanı kendine çok değerlidir
herkesten herşeyden sakınacak kadar hemde,
herkes kıymetini bilemez
el üstünde tutmaz başka birinin sol yanını
çabuk harcar,çabuk bıkar
ben seninle sol yanımı paylaşacak kadar sevdim...
sus sadece sarıl
herhangi bir sözcük çıkmasın iki dudağının arasından
sus sadece sarıl
bedenimi kavramana gerek yok sadece ruhumu sarsan yeter...
hani gideceksin ya bu gecenin sabahında
beni unutalı çok olmuş
unutmamış olsan adımı her anışında
rüzgar sayıklardı ismimi
kulağıma usulca,
yağmur da yağmıyor eskisi gibi
oysa beni düşündüğünde
Hayatım, aşkım, sevdiğim, kimsesizliğim
Kısaca sen yalnızlığım...
Gecenin karanlığında saklanan bir liman ve
Yağmurlar altında ıslanan bir adam
Ölme sırası şimdi bende be güzel...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!