Sevgili Gündüz hocama...
ve verilen çoğu yeminde ilk ölüme gönderilendir anamız, 'Yalanın varsa anan ölsün mü? ' 'Ölsün'
ve ölüm yanıbaşımızdayken ilk sığındığımızdır anamız, ' ah anam ah '
Şimdi camları şiddetle döven yağmurun eşliğinde
Kullanmaktan yıpranmış sarı bataniyeme sarılıp
Yalnızlığımı gözyaşlarımla paylaşmak istiyorum.
Elimde sonu hüsranla bitmiş; eski zamanlardan kalma bir kitap.
Hüznümü bana terkedin.
Beni eksikliğime bırakın.
Biri başka birinin
Umudu
Düşü
Ve yarınıyken
Sorumsuz davranışlarıyla
Onun korkusu
Hoyratça tükettiğimiz sigaralara dönerdik
Sabaha karşı
Yanına tavşan kanı çaylarımız
Hoyratça tükettiğimiz sevdalara dönerdik
Geceye karşı
Dostuma Ergün ‘e....
Sofrada rakı, kavun ve beyaz peynir...
Kulağımızda Ahmet’in sesi
Bakalım bir dahakine ne zaman
Ve nerede kucaklaşıp sileceğiz
Sus,
Usulca sokul düşlerime
Ben ürkek tavşan uykularımda...
Aşk,
Derindeki yaram
Sızım, sızım uykularımda...
sana ekmek gibisin diyorum…
bazıları için hiç olmayan
bazıları içinde başkası olmayan.
sana ekmek gibisin diyorum…
sana aşk diyorum
sen susuyorsun
Kızgınlık zaman meselesidir
Geçer,
Hatta bazen yarım bir gülüş bırakır yüzünde.
Kenetlenmiş dişlerin eşliğinde bilenmiş öfke de
Geçer,
Ama, kalbine açılmış bir yaranın acısını iliştirir yüzüne.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!