Sen ol
utancımı karanfil kokusuyla örten,
denizlerden
çok uzak denizlerden ve eskilerden
gelip baharı seslendirsen,
berrak kış gecelerinde
kırmızı kokularla tüterken toprak
sen ol sevincime yerleşen.
Şimdi bir acemi heykel
soğukluğunda
bronzdan güneşler getirsen,
umut ki elbet tanelenir şen şakrak,
ağaçlar rüzgara ve beyaza doyarken
ellerin ne güzeldi, ne güzel susardın.
ben hala bilyelerim yaşında
cümleler bakıyorum
dizlerimi kanatan,
içimi ele veren kelimeler,
zihnimi çıldırtan sorular soruyorum,
bir yolun kıvrımları gibi
zehir gibi dolanıyorum sabahı.
Sen ki anne kokuyordun
tütsü ve cennet,
gülüşüne bir sessizlik beğeniyorum.
Sen olsaydın
ne güzel severdin şimdi,
alırdın en uslanmaz mavilere koşardın
büyürdük
Umudumuz ve gecemiz çoğalırdı
ama yalnızlık öyle mi;
göklerde bulutsuz kalmak gibi
ansızın babanın ölmesi gibi..
Kayıt Tarihi : 30.4.2015 01:08:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Fahri Baştürk](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/04/30/gulusune-bir-sessizlik.jpg)
Tesadüf kuşu,iyi bir şair alıp getiriyor kanadında size,daha önce hiç okumadığınız...
Çok teşekkürler Ceyda Hanım
TÜM YORUMLAR (2)