Gülü sorsalardı bana
Zaman mekan bakımından menziline yetişilemeyen
Yağmuraralığı gökkuşağında çısil çisile kundaklı
Günaşımı hayallere ebeden bırakan bulutlarla halden hallere göçen
Sınanmamış,
Görülmemiş ve duyulmamış en taze hayretleri uykulu düşlerinden ayıltıp
Perdesiz bakışlara mislisinden misali
Sorsalar gülü bana
Beklenmedik yerde çalan saatlerdir derdim
Ve derdim ki;
Hüznün boyutsuz penceresinde türküsü dağlandıkça dillere düşen
Sislere örtünmüş dağlar gizinde gam yurduyla çırıl çıplak bir başına
Tepeden tırnağa gönlünü serdiği her yer bahardır derdim
Silbaştan
Yine de sevinçli bahar..
Yalelli kıvamıyla güvercinleşen aşkı askısından çıkarmışcasına
Merhabası eksik olmayan tükenmez postaların göz sayrısı
Derdim ki, seyrine doyulmazın bütün güzellıklerini dikenler acısından emziren
Herdaim kendini iklim firarisi bilen ve ömrü ancak aşkta son bulan
Başı bela,
Akıbeti beladan bela, herbiryanı düğün çiçekleri giymiş kınalı
Birdaha da ikilemezdim bülbülün niyesini sazı hep yareli perdede
Gül derdim sorsalardı bana
Yalın ayak, susuz ve aç
Seyri tutulmadık defterdir derdim
Nasılını ancak
Kendi bildiği..
Seyfi Karaca………Şubat / 08
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 7.11.2009 23:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!