zeynep'e...
bir göz ifrazatı zannedilir genelde
ağlamak
oysa bilmezler ki onun geldiği yer
ta ciğerin ortasıdır
ben sana bakardım
mevsim sonbahar olurdu
eylül sen olurdun,
eylül okul olurdu
cam-kaçamak,
“ulan hava da ne kadar kırmızı bu akşam”
diye sesli düşünülebilecek bir akşamdı
iki bin beş aralığının yirmi dokuzu
işlerinden evlerine dönen insanlarda
akşamüstü telaşı,
Süper bir oyun misali hayat
Böbreklerimde karıncalanma
Ağız içimde salyalama yarattı
Sevinmeye yüz tuttu karın boşluğum
Hiç deniz yokken ve fakat çok varken yosun kokusu
Zuhurumda martılar yarattı
kendine yazılan yazılar girdabından
erişilecek mi ki ömr-ü bahara
hep boş geliyor hangi gün baksan
geçtiğini sandığın başarılı yıllara
kaldı ki hayatın gizli özü bu hem
dolambaç, hep dolambaç
bir basamak daha çıktım
hiç gereksiz yere
zaman ağırdan alıyor kendini bu sefer
kıllık yapıyor ecelime
bir gün
yapma çiçeklerin de solduğu bir gün
anlaşılacak solan her şey gibi
bizim de sahte olduğumuz
bu alkışlar, bu temaşa, bu yaygara
altı üstü bir deste şiirde koparılan fırtına
aniden dönüp sorsam size
sorsam şu çok sancılı hayatın
ağrısını nasıl dindiriyorsunuz
reel ve irreel imgelemler
dolar ve euro paritesiyle mi
sofranızla, tokluğunuzla mı
yahya kemal ölmeseydi
attila kaptan ölmeseydi
can baba ölmeseydi
özdemir asaf, orhan veli ve niceleri
istanbul
istanbul ölmeseydi
kapımı çal
yoksam evde
bakkaldan anahtarı al
evde yemeye bir şey yoktur
bir de ekmek al
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!