içim acıyor sevdandan AŞK
kirpiğimden düşen buğusun sen
çığlığımdaki sessizliğim
ayalarımda açan gülsün
eteğimle sevişen her tel saçıma
Zamanı ikiye böldüm bu sabah
……Nemli tarafına, öksüz ruhumu sararak.
Ölüm ve acılara çatılmış candayım.
Yağmurlara çatlamış, toprak tenim
Telaşlı bir yalnızlığın içindeyim
Sorgusuzluğun kilitli dudaklarındayım
Çelişkilerin dalgaları aşındırıyor yargıları
Erozyonda artık tüm bildiklerim
Nasır tutmuş, bekleyişlerde hüzün
Siyaha dönüyor beyaz, uçurumlarımda
Karabulutlar göğüne düşmüş yollarım
Omuzlarına alıp yılların yorgunluğunu
Kalkmaya çalıştı yatağından
Minik bir serçe vardı camın önünde
Titriyordu karların üzerinde
Birden silkindi kadın gözü saate takıldı
Dudaklarında aşkı yaşadım
Gözlerinde yuvalanmış hüzün
Acımtırak kokusu, kekremsi tadı ile
..............kirpiklerinde parlıyordu
Avuçlarında, geçmişe tozlar
Yüreğinde, geleceğin korkusu vardı
Ruhumu emerken efsunun aşk dudakları,
Gölgelerle mil çekiyor ayın şavkına, kör - sağır haslet
Yüreğime yangı açan sesinle, ayaz kırılırken aynamda,
Yakılmamış Ezgiler düştü kırık sazın teline.
Duruşlarıyla hasrete durmuş martılar /
Sevdamın yüzünü kilitlerlerken bakışlarına,
Günün günsüzlüğe,
Yaşamın sessizliğe,
Sözün harfsizliğe soyunduğu an.
Kadere nokta, ecele isim, göze çivi, lal dile gerçek saklandı.
Kuzu kurt postunda,
Riya samimiyet kesesinde misafir.
Geçen gün merhaba dedin ansızın
Sorsam sana acaba yalnız mısın
Kanım çekildi üşüdüm
Kor ateşte yanarken gönlüm
Dilim lal oldu gözlerim sürgün
Sana bir isim vermek istesem
Ne derdim diye düşündüm bu gece
Aşkım dedim olmadı daha büyüktün
Sevgilim dedim uymadı daha içimdeydin
Kutup yıldızım dedim çok uzak kaldın
Güneşim dedim gözlerim kamaştı
Ey
Mavi sonsuzluktan korkup, kızgın yollara kar döken.
Huzursuzluğun çıplak ayaklı çocuğu
Ay çiçek tarlalarının, güneşe hasret yüzü.
Düşler dünyamın umut taciri yar!
Zorlu sevda günlerinin,
Seviyorum seni kadın :)