Kendime ait bir çok şeyi Ben aynam ve Timsalim adlı şiire sığdırmaya çalıştım tabiki bir bütün teşkil etmiyor ama özet sayılabilir.Zaten geçmişe bakmayı da pek sevmem bir şekilde ardışık yaşamayı seçiyorum hayatı hangi kangren acının perhizidir bu bilinmez...
Avuç isen sıkı ol, tut sana uzanan dost eli
Yumruk ol, düşmana karşı.
Ağaç isen meyve ver, meyve isen olgun ol
Çürüksen, terk et seni taşıyan ağacı
Üzümün ezilmişliği, asilliği bir yakut gibi boynunda asılı kalsın
Kum isen tane ol, tane isen zerre
Hohensalzburg kilisesinin çanları yankılanıyordu, Slazburg’un dört yanı tepe olan yamaçlarından
Bardaktan boşalırcasına yağıyor yağmur, Tuna’nın kolları vadiye doğru akıyordu tüm heybetiyle
Mızrap başlı yıldırımlar aydınlatıyor geceyi, rüzgarlar Slazburg ormanıyla senfoni veriyordu sanki bu gece
Getreidegasse sokağındaki bay Leopold Mozartın evinde ise farklı bir telaş vardı sabaha karşı
Odun sobaları tüm gece harlandı, çatı katındaki oluklar yamanmış, sabaha kadar gözlerini bile kırpmamıştı tüm aile
Bay Leopord son bir kez daha el yordamıyla piposunu doldurup, olmazsa bir saat gözlerini dinlendirmeyi düşünüyordu
Karanlık, kimsesiz bir oda’da sahipsiz ve tutsak hissediyordu kendini
Rönesans’ın ışığıyla aydınlattı karanlığını
Kimsesizliği, gayrı meşruluğundan öteye gidemedi
Babası Sen Piero ve Ortadoğulu bir köle olan annesi Katerina’ nın ilk eşleri Leonardo’yu sahiplenmedi
O da, zaten bir daha asıl adı olan Sen Piero’ dan olma anlamına gelen Leonardo Di Ser Pietro Da Vinci ismini bir daha zikretmedi
Tutsaklığına gelince, o esareti içine hapsetti hürriyetin
Zamanın dönmeye muhtaç bir çark olduğunu
Zamanla anlıyor insan,kendininde bu çark içinde bir dişli olduğunu
Tekdüze bir çark içinde,saat yönüne dönen bir dişli
İşte,tüm mevzu bu
Ya,çarktan dişliyi kaptırmamak
Ya da bu çarkına tükürdüğümün sisteminde,bir çark daha atlamak
El üstünde tutulan her biblo gibi,düşüp kırılacaksın yere
Onarıp,kırık dökük halinle vitrinime koyacağım seni
Süpürüp atmayacağım,hayır seni tanrıça yapmayacağım
Her baktığımda o kırık dökük halinle vitrinimde olacaksın
Evveliyatı ile hoş geldiniz dünyama
Zaten muhteviyatında hep vardınız
Nasıl,her nesne bir yer teşkil ediyorsa boşlukta
Sizde,cürümünüz kadar yer kapladınız dünyamda
Ben,aynam ve timsalim yani benim aynadaki timsalim
Acep nasıl akis ediyordu sizlere,sırlı camların ardından
Önce gölgen kayboldu,ardından ayak seslerin
Peşi sıra kokun,bir toz bulutu gibi dağıldı üstümde
Düşler,umutlar,tutkular derken...
Hatıralar,hatıralar eksik kalırmı hiç,onlarda terk ettiler birer birer
Şimdi biz artık neyiz biliyor musun?
Terk edilmiş bir dün,umutsuz bir yarınız
Sabaha karşı Gümüşsuyunda bir Rus meyhanesi
Çiğ balık ve bir kadeh rus vodkası parlatıyorum
İçeride bir çok müdavim var,çoğu sefaretten gelme zarif Rus insanlar
Bıçkın filintalar ve hemcinslerini arayan delikanlılar cabası
Az ileride,karşı kaldırımda sırtını taş duvara yaslamış bir Rus fahişesine ilişiyor gözlerim.
Yanıbaşından bir hamal geçiyor,sırtında boş küfesiyle ıslık çalarak
Kendi tenhalığında yaşıyorum hayatı,ulu orta
Kaygıdan ve teselliden uzak.
Herhangi bir zaman dilimi dışında,yaşamın bir köşesine iliştirilmiş olarak
Bencil her duygum törpülendi
Mümkünmüdür artık susmak,dönüşü olmayan bir çığlıktan sonra
Dönmek mümkünmüdür,dönmek yolun sonundan aynı başa
Arı bal yapar, yüreğini döker.
Yüreği peyzajıdır aslında bir begonyanın
Tabiatı ile susar, öyle buyurur evren!
Arı bal yapar yüreğini döker, günebakan yemişini verir
Oğul nasihat dinler, beşik sallanır günboyu
Öyle buyurur hak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!