İstanbul-Stuttgart-İstanbul-Sakarya-Aydın
Ben, Seni ayrılıklarda yaşamak istemiyorum. Kan'la kırmızı gibi olalım istiyorum,misal. Aynayla yüz, ırmakla su, güneşle sıcak misali olalım isitiyorum. Gecenin bir vakti iki fincan kahveyle oturalım, sözlerimizle gergef işleyelim isitiyorum, geceye. Anla!
Eşim Birsen'e... seneler önce...
Aynı gece Oğlum'a....
Yavrum,
Yağmuru durduracaktı yeryüzü ve toprak,
Öylece kalakalacaktım; yalnız, üşümüş
-Islak saçlarımla bir-
Gece uyuyacak, sen uyuyacaktın.
Sokağından geçmemi istemiştin,
Bunun adı;
Hüzündür aslında.
Baba'dan oğula geçer,
Bir el sıkmasında,
Kirpik ucunda.
Bunun adı;
bak aylardan şubat...
iliklerimize kadar üşüyoruz seninle.
bu vakitler çöktü mü akşamüstleri,
soğuktan çok yitirdiklerin üşütür seni.
ne yağmur, ne kar
iniverir tenine buz gibi, anan, baban, gençliğin...
Bir kenevir tohumu misali,
Kendi kendimi uyuşturmaktayım.
Bulutlar içindeki dağbaşıyım,
Rüzgarları tepemde konuşturmaktayım.
Dilek, dua, elimden
Yağmur saçlarından damlıyordu
Karaköy iskelesinde bedenlerimiz...
Büyük camii'nin minareleriyle
Boy ölçüşüyorduk...
Sol elin, sağ avucumun içinde
Bir kar tanesi düşer elinin üstüne,
Üşümez İbrahim
Çünkü elleri kardan da soğuk.
Sıcak nedir bilmez,
Üşümez İbrahim.
Adına şiirler yazmıyorum
Şimdi!
Ne şarkılar var,
Ne de rüyalar...
Başka bir şehir aradık, yaşlanacak...
Damları, evleri, gökyüzü mavi.
'Mavi umuttur, yeşil; murad, sarı; ayrılık...
Dediler bize inandık.
Mavi duvarlar aradık, mavi odalar, mavi yorgan,
Yağmur saçlarından damlıyordu
Karaköy iskelesinde bedenlerimiz...
Büyük camii'nin minareleriyle
Boy ölçüşüyorduk...
Sol elin, sağ avucumun içinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!