Tut Ellerimden Perihan!
yine gel, yine tut ellerimden, kimse yok senin kadar sevgili, şefkatli...insan 40 a merdiven dayasa da, dünya başka ana başkaymış, geç anladım. okşasan saçlarımı, oğlum desen. hatalarımı bulsan düzeltsen. sen den öğrensen öyle gidersem eksik yanlarımı. oluk oluk ağlasam dizlerinde, hıçkırsam bir tek sen duysan.parıl parı ışısa saçlarının bir tutam akı gecenin kör karanlığında, gözlerimi alsa, sana doğru yürüsem, menzilimde bir tek sen olsan. oğlumun ne denli bana benzediğini eşime anlatsan. yaramazlıklarımı sıralasan. bartu acıktığını söylese sen hemen kalkıp bir çorba yapsan, kovboy elbiseleri diksen iki arada bir derede. koklasam öpsem ellerini, kapılarda vedalaşsak. kısacık boyunla erişmeye çalışsan atkımdan tutp eysen beni. kulağıma üzme gelinimi desen, of desem puf desem tamaaam anne diyip gitsem kucağımda yavrum. pencereden el sallasan, dualarla ALLAHIN BİR2liğine emanet etsen bizi içinden. olmaz mıydı, çok mu şey istemilşim acep. kimse yok mu yani şimdi bu dediklerimi her gece nerdeyse yaşayan. çokmu fazla istemişim ki olmamış. anlamadım ki... ne aklımla ne kendim yetemedim bu çaresizliğe... okkalı bir küfür edesim gelmiyor mu sandın içimden. ama kalsın... senin içimde sadece içimde kaldığın gibi çaresizce kalsın anasını satayım... birçok şeyin kaldığı gibi.
Türkü'm... Ezgi'm...
Özüm onda, sözüm onda/
Dillere düşmüş sevdam onda/
Yarin kaşı, gözü bende kalmış/
Hasretimin teli onda
** Gönlüm görür, kopuz çalar/
yazın ortasında kar yağar başına, öksüz olanın.
kifayeti olmaz ne namenin, ne de kelamın...
derin bir nefes alır...bir ah çeker,
"ALLAH büyük, O bilir" der
ve... geçer............................
koca bir dağ başıyım bugün,yalnız, ıssız, sessiz....
yılkı atı gibi dolanır dururum, kendi "içerim"de.değme...
değme bana rüzgar,saçlarıma yağma yağmur,
sus be kuş, sus...
ne olursun dur...
diken gibi tenimden çıkar, yine kendime batarım...
renksiz bir gölge gibi izledim seni
sağ sola bakmadan.
Gah ben tozuttum, gah sen deli gönlüm
bak, sen hala akıllanmadan yarılandı bile benim ömrüm....
bir servi isterim başıma, koyusundan yeşilin
Şikayetim yok yaşamaktan.
Tarlaların en sarı başağısın sen...
Ormanın en güzel ağacı, denizin en girilesi yeri...
Yeşili-mavisi senin kadar güzel bir "mavi ladin" yok bahçelerde,
en güzel ezgi sende, sesinde, kaşında, gözünde...
en serin imbatlar senin saçların arasından eser, sarı sarı...
azılı bir direniş, yumruklarının sıkılığı...
dişlerinin birbirine geçmesi, alınmamış öc...
hahay, anlamam mı sandın koltukaltındaki yarayı?
haberim var, iskelede ettiğin kavgadan,
ellerine dökülen dişlerinden ve tükürdüğün kanından.
yazın ortasında kar yağar başına, öksüz olanın.
kifayeti olmaz ne namenin, ne de kelamın...
derin bir nefes alır...bir ah çeker,
"ALLAH büyük, O bilir" der ve... geçer............................
23/06/2013 demli bir çay, kuru bir cigara gibi gece...
Toprak kalktı,
Yer sarsıldı,
Yıkıldı çamurdan evler
Bedenlerle bir.
Ayvaz çocuklar gömüldü
Kimliksiz ve isimsiz...
Weidenhalde yokuşunda okul çantası üzerinde kayma özlemiyle...
balkon demiri kadar soğuk, senin bu uzaklığın.
boğazın iki yakasının birleşme olanaksızlığını bildiğim kadar, biliyorum yokluğunun daim olduğunu./
geceye salsam ağzımdaki küfrü, sabaha kadar yankılanır sanırım/
senin bana kendini hatırlatmana gerek yok Perihan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!