bekle sevdiğim..
az daha acım var çekilecek..
yazgıma ekli..
çekmeye gitmeliyim..
biraz daha şiir biriktirmeliyim..
yaralarım çoğalacak,
çok vakittir mahpustum..
yasal pişmanlıklar hücresinde..
mavi gökler sermeye heves ettim üstüme..
çay kaşıklarımı alıp
işe koyuldum..
dedi ki:
-doğar doğmaz ağlamakmış yazgısı
cümle ademoğlunun...
ve ben her doğum günümü hala;
ilk gün'ce kutluyorum.....
okkalı bir sarhoşluk deminde
yine gece...
ve kırmızı...
ah..kırmızı...
şişede durduğu gibi durmuyormuş,
aklım sana değince..
''kuytularda ve ödünç gecelerde
yazıldı bu münzevi gelecek....
ordular öfke yedeklerken
kar beyazı kan kırmızı dağlarda
keşfe çıkmıştı iki günahkar melek..
sanma yaktın canımı,
sanma içimdir yanan,
bir sarı kız çocuğu,
kucağımda soğuyan...
hadi gözüm hoşçakal
hadi babam, hoşçakal...
yine otlardan şapka yaptığım günlerden olsa mevsim..
yine ayaklarım çıplak sevişebilsem güneşle..
mevsimlerden yaz olsa yine;
ekinim kavruk..
bir mavi yağmur yağsa yeryüzüme..
-esmerdi...tütündü...şiirdi biraz,
kalabalığı evimize çağıran adam..
yırtıktı gökler o vakitler..
mayıstı..seldi..çamurdu;
sene bin dokuz yüz doksan iki..
-''öpüldüğüm yerlerimdi kirletilen kelimeler yekünü''
elindeki gergefe gerilip
nakışlandım mı tarafınca?
bata çıka..?
gitmeler yokluyorum senden,
sorgularım cebimde..
güpegündüz gitmeler topluyorum dalından
sıkı sıkı tutuyorum ihtiyar ellerimde..
ve sınırdışı edilmiş bir ortaklığı kutluyorum
her bir akşam üstünde..
selamlar sevgili şair... görüşmek dileğiyle...