sahipsiz sözlerin hayaletleriydi yalnızca,
karanlıkta uğuldayan
başlarını kaldırmaları yetecekti..
yüzleri aydınlatmaya
kaldırdılar..baktılar..
ayak basılmadık tekinsiz topraklarda
hey...! sen...!
komşu yastıkdaki hüznüm..!
emanet özgürlüğüm..!
ağlama bir daha karşımda..!
kendini sakın benden,
bu son olsun..!
kutsal sularına kar damlasa ne zaman
kör izleri çoğalırdı sabah sabah
körpe çıtırtılarla kırılırdı yine de
bunca yaşamışlığından utanıp sıkılmadan..
''uyandığı hergün meydan okuyuştu bir bakıma herşeye..
1- ''ateş,...güz,...kül,...köz,...ve yağmur..
....bildik bir şehir başkalaşırken,
....mevsim hep soğur...''
2-.ateş; çakmaktır,yakmaktır,yanmaktır güz'ün gece...
içimdeki 'sızılar' toplamının adı oldu adın
ilkin.....
adı çıkmış sonbaharda..
'sızıntılar' toplamım oldun,
evvel örülmüş duvarlarımda..
yama tutmaz yerlerim oldun;
son kuruşuna kadar kelimelerle soyulmuş
bir bozuk para kesesi, yaşanmışlıklar toplamım...
ve ben:
bu hissiz soygunlardan
arta kalanım....
bulutlar yere yağardı bu sabah..,
gökler yağardı..
yer yüklenecekken en pak çocuğu,
sen,camın arkasından gülecekken dünyaya...
bulutlar yere yağardı bu sabah,
kendi kendine öğrenmişti artık;
meleksiz ölmeleri...
ecele inanmaz olmuştu..
bir kere denmişti; oysa kaçıncıydı bu..?
saymadı gururundan..
bir yaşamak daha vardı onu bekleyen,
karlara gömdüm seni can..
ocaklara,şubatlara gömdüm..
aynalarından sildiğin
gül pembesi,şarap rengi izlere..
zamanda takılı kalan
bir kaç suçlu geceye.
bir deli çağdı yüzüne aksi düşen..
tarihi yeniden yazmaktı yeltenilen..
sorumsuz,savruk geceydi kucağındaki..
yalgın,yurtsuz bir yeldi..
tanrılarla bir bir çarpışmaktı belki..
selamlar sevgili şair... görüşmek dileğiyle...