Ağlama annem...
Aldığım acılar elbet var.
Lakin şu hayat ta,
Sevinçleri almayı da bildim...
Ağlama anem, ağlama annem
Cam kırıkları değil,
En çok cankırıkları kanatır yarayı.
Cam gibi değildir can dediğin.
Görüp dokunamazsın,
Bilemezsin neye, ne zaman ve nasıl kırılır?
Coştu ruhum gibi bu gün deniz.
Sanki bir yanı git diyor,
Bir yanı sev...
Vuruyor kıyıya en hırçın dalgalarını.
Kusuyor adeta içinde ki tüm öfkeyi..
Neden gülmüyor ki artık gözlerin?
Kim çaldı onların güneşini?
Neden unuttun sevinçlerini?
Kimler aldı tüm umutlarını?
Neden hep üşüyor o kalbin yazın?
Öyle sözle olmaz,
Cana, can olabilmek.
Can dediysen;
Canı yandığı da yanar,
Kan ağlar yürek.
'' Düşen bir yaprak görürsen,
Beni hatırla demiştin''
Hiç umutmadım ki...
Dört mevsim yaşadım,
Ve sevdim seni.
O zaman tadını çıkar olabildiğince.
Sorma sorgulama asla kim, ne der?
Bırak diyen desin, düşünen düşünsün.
Sen mutluysan hayatında,
Bırak isteyen istediğini desin...
Düşmüşüm yollara seni arıyorum,
Şehrimin gezdiğim her sokağında.
Okuduğum her kitapta mesela,
Belki içinde sen varsın diye...
Ya da dinlediğim bir şarkıda,
Kapatıp gözlerimi semaya dalsam.
Tutunup bulutlara yanına varsam.
Sarılsam sımsıkı öylece kalsam.
Güneş olup doğsan ey güzel.
Eylül'de gel demiş ya şair.
Yani Sonbahar'da...
Neye yarar ki geçmiş ömrüm,
Gelmiş hazanım.
En güzel yıllarım zaten sensiz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!