“Ve sen gittin..
Kaç sürgülü kapının ardında, bir yüreği esir bıraktığını düşünmeden”
Merhaba Sevgili..
Suyun Toprağın ve tohumun hatırına
Ateş yüreğime serinlik bağışla ,
Affet, elimde değil ,
Aylar sonra aklına gelmişim ,
Nasılsın diye sormuş,
Kurbanını merak etmiş KATİL ,
Sen vurursun da ben ölmez miyim ?
Bıraktığın kadarım işte ,
İçini ferah tut beddua etmedim ,
Yıldızsız bir gece bu ;
Bulutlar paslı hançer gibi,
Gökyüzünün bağrında vuruldu .
Yağmur inzivaya çekildi.
Bu gece ince bir keman sızısına benziyor kalbim ;
Yine baş köşe konuğum, içimde ki hasretinin derin b’ölümüne.
Sakiler kaldırın önümden özlem dolu bardakları ,
Kıvrıldım ihanetin mayhoşluğunda, aşkın sarhoşluğunda.
Yorgunum yorgun!
Söndürün leyl’in hüzne ışıldayan yalancı mutluluk mumlarını .
Nerden bilebilirdim bir hastane odasında
Gözlerinden milyon ırmak akıtarak
bana bakacağını...
Her gün sana ilk gelişim;
Kendimden hep geçişim ,
Yine öyle bir zaman,
Ömrün durduğu yer tamda heyelan..
Ağustos’un en yanık
Şubatın en soğuk halidir ayrılık
İçinde sessiz ağlayan nehirler akar
baharlar sararır
Güz ihtişamlanır
Artık mevsimine
Gece dolunayında tutulduğum,
Gündüz güneşine düştüğüm,
yüzü asıldığında bulut bulut olduğum,
Geceler hüzün demlerken yüreğimde..
Keder tepeden tırnağa hücrelerimde..
Şimdi çıkıp gelsen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!