Gurbet
Tarih 6 Mayıs’ı koparıyordu
takvimlerden ..
Altı defa ölüp dirilmek gibi,
Sakallarımda bir veda sancısı ,
“Biliyor musun” diye başlıyordu çoğu zaman söylenecekler.
Ve kalanların daha çok söz hakkı oluyordu sevdalarda ..
Biliyor musun?
Ateşe verdiğin sevdanın külleri ellerimde ..
Sevdası kara;
Kavuşması ötelenmiş ,
kör yazgıdır aşk hayatımda.
Gittin!
Şehrin kalbine indi ayrılık.
Ben sana vuruluyorum tarihin
belirsiz zamanı herhangi bir günü ,
kendimi 18 yaşında buluyorum,
ayaz bir tipide ruhum koynunda,
Güvercin kanatlarından ,
barış şarkıları söylüyorum sana ,
Lina!
Dingin yüreğimin vaveylası,
Soğuk duvarımın güneşe bakan yüzü;
Nasırlı ellerimin narin; ipek örtüsü.
Tut ellerimden; Öyle bir tut ki !
Kırılsın utangaçlığımın müzmin kilidi.
Lina !
Karacadağ'ın başı dik Kardelen’i !
Rüzgarın deli dolu hırçın Küheylanı.
Siyah gözlerini arala Bana;
Su gibi uyut beni,
Mahkeme-i Kübra’ya kadar,
“Ve sen gittin..
Kaç sürgülü kapının ardında, bir yüreği esir bıraktığını düşünmeden”
Merhaba Sevgili..
Suyun Toprağın ve tohumun hatırına
Ateş yüreğime serinlik bağışla ,
Affet, elimde değil ,
Aylar sonra aklına gelmişim ,
Nasılsın diye sormuş,
Kurbanını merak etmiş KATİL ,
Sen vurursun da ben ölmez miyim ?
Bıraktığın kadarım işte ,
İçini ferah tut beddua etmedim ,
Yıldızsız bir gece bu ;
Bulutlar paslı hançer gibi,
Gökyüzünün bağrında vuruldu .
Yağmur inzivaya çekildi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!