Kül tablası doldu
Habire yeni izmaritler atiliyor içine
Belliki artık yeni izmaritlere yer yok
Ama ısrarla izmaritler atılıyor
Biri yanlışlıkla kül tablasına çarpıyor
Kül tablası düsüyor
Nasırlı eller, kan çanağı gözler.
Sırtında dünya yükü,
Şiir defterine yevmiye yazar,
Cebinde terleyen tütün,
Ciğerler toz ve duman yuvası.
1 mayısı çalışarak kutlar.
Yeşil ve mavinin çatıştığı,
Bir savaş meydanı,
Savaşın ön safları camgöbeği
Ve ben,
Kuzey ışıklarını anımsıyorum
Gözlerindeki savaşı seyrederken.
Cebimde bir anahtarım bile yok
Vel hasıl istediğim zaman
Açıp kapatacağım bir kapım
Yok
Ya ben bir yere ait değilim
Ya da bana ait bir yer yok.
Bitirmek için başlanılan işler vardır
Ya da ölmek için doğmak
Belki kurumak için yeşermek
Ama aşk
Böyle olmamalıydı.
Bitirmek için başlamadım.
Ah bu baltanın taş sevdası
Ah bu baltanın,
Kendinden olana düşmanlığı
Köreltiyor tüm benliğini.
Akıllanmaz, bu balta.
Dağlarım yüksek ve soğuktur.
Omuzumda sıra dağlarım,
Belimi büker, görünmez ağırlığı.
Heybetli değil, korkutucu
Sarp kayalıktır.
Yılanlar, çiyanlar, vahşi hayvanların
Kötü yola düşmedim
Kötü bir dünyaya düştüm,
Beynimin tam ortasında
Muhafazakar bir solcu var.
Her hareketim bir çelişki.
Bilmez olurmuyum,
Yeni aşkların heyecanını.
Tutku ve mantığın savaşında,
Tutkunun hükmüne boyun eğdiren,
Aşkı bilmez olurmuyum.
Uyku ölümün küçük kardeşi ise,
Kafamdaki sesleri duyabiliyor mu
Baş ucumda ki yastığım
Eminim, duymuyor.
Duysa bu kadar yumuşak olmaz.
Kahrından beton gibi sertleşir.
Boyasız, soğuk ve sert duvarlar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!