Fırat Gül Şiirleri - Şair Fırat Gül

Fırat Gül

Bir gün ararda bulamazsanız beni;
Umutlarımı bulmaya gitmişimdir.
Avuçlarımda dönüyordur meltem rüzgarları.
Eğer ararda bulamazsanız beni;
Bilin ki dağlardayımdır.

Devamını Oku
Fırat Gül

Hayat arkadaşlık gibidir
Kimi zaman umduğunu bulursun
Ve kimi zaman hayal kırıklığına uğrarsın.
Yalnız kalırsın benliğinle ve duygularınla baş başa.

Yalnız kalınca hiç ummadığın bir zamanda

Devamını Oku
Fırat Gül

Haykırışlar alır bedenimi,
Götürür uçsuz bucaksız diyarlara.
Bilmiyorum nerelerdeyim!
Canım yanıyor dilek ağacı,canım yanıyor.

Bir yaralı dilek ağacı vardı,

Devamını Oku
Fırat Gül

Her akışında umutları tazeler Dicle nehri,
Bırak nasıl akarsa aksın annelerin gönlüne,
Bilirsin suyu tatlıdır yakmaz taze yaraları.
Barışın yollarına döşensede mayınlar;
Bilirsin yolumdan dönmem geriye.
Fıratım ben elbet bir gün akarım annelerin yanan gönüllerine,

Devamını Oku
Fırat Gül

Ama Sen Gittin Gittin
Bi Elveda Bile Etmedin
Al Dedim Beni Yanına
Dinlemedin

Şimdi Son Kez Son Kez

Devamını Oku
Fırat Gül

Ah sevgilim bu günde yürek yakacak kadar güzelsin.
Yüreğim görünce seni alev alev.
Gözden ırak olan yürektende ırak olur diyorlar;
Koca bir yalan.

Asırlar kadar uzaksın bana;

Devamını Oku
Fırat Gül

Gece karanlık bir mabetti arzulu günahlara,
Birer birer söndürülmüştü sevda mahkumlarının yıldızları,
Ve uzun uzun anlatıyordu gece güneşin doğuşunu.

Umutlar son buluyordu bir çocuğun cansız bedeninde,
Ağlayan bir annenin son çığlığıydı belkide,

Devamını Oku
Fırat Gül

Yalnızlığı düşünüyorum!
Öylesine düşünüyorumki;
Bir elimde geceyi aydınlatan güneşin umutları,
Bir elimde aç kuşların ekmekleri.

Yalnızlığı düşünüyorum!

Devamını Oku
Fırat Gül

Yalan dünya; Hiç sevmedim seni,
Kötülere şehr-i cennet,
Îyilere ise kabr-i azap cehennemsin.
Yemyeşil dağların,rengarenk çiçeklerin,masmavi sularin var,
Seyre mahkum manzaralarını göremedikten sonra neye yararsın be!
Oturmuşum bir kenara,

Devamını Oku
Fırat Gül

ADALET
Sonbahar soldurmuştu sokağın neşesini, doğanın renklerini. Ve kış gösteriyordu soğuk yüzünü örtük perdelerin arkasından. Adaletin aydınlattığı caddeler bir bir kararıyordu umutlar gibi. Ve bir hikaye canlanıyordu Dicle ve Fırat’ın kıyısında;Adalet..
Salınıyordu bir deli rüzgar Levend’in yüreğinden gökyüzüne doğru. Canlandırıyordu buruk hikayesini ayışığının gölgesinde ve karabulutlara bürünmüş zihnine soruyordu adaleti.
Adalet neydi?
Adalet keskin bir bıçaksa neden saplanmıyordu zalimlerin yüreğine?
Adalet asi bir silahsa neden delmiyordu fırsat düşkünü insanların zavallı beyinlerini?

Devamını Oku