Bir başka şehirdir İstanbul;
Baharda bir başka kokar sokaklarının sessizliği,
Acı kave tadında yaşamım;
Kırk yıl zihinlerde kalır.
Özlem misali; ne yaşanır,ne yaşatır.
Bir şehir göster bana!
Diyarbakır kadar onurlu,
Mardin kadar tarih koksun.
Ağrı dağı gibi yüksek,
Yalova kadar küçük olsun.
Yüreğime karlı dağlar sığar mı?
Bedenler bir hiç uğruna yanar mı?
Bunca fani ölümüne ağlarmı?
Sevdan için,senin için,aşk için.
Gözlerinin nuru bensiz söner mi?
Ey oğul!
Sanma ki yaprak sararınca insan ölür,
Her ölüm yeni yaşamlara diriliştir.
Ölüm gamdır,çiledir kurtuluştur.
Gönülleri yakan ateştir,acıları dindiren hasrettir.
Şimdi diyorum;
Unutulsa mevsimlerin öyküsü,
Garip bir kuş yuvalansa kalbimin gecekondusuna,
Ben gibi barındırsa yüreğinde kimsesizliğini,
Ve hiç yoktan haykırsa ötüşlerini dilsiz sevdalara.
Kim istemez ki;
Mutluluğu doyasıya yaşamayı,
Sevinçleri paylaşmayı.
Kırılan kalpleri onaran usta olamyı,
Çocukları güldüren palyaço olmayı.
Ben hayat kokan dilenciyim;
Tüm gözler üstümde.
Kaldırımlara esirdir bedenim.
Açtığım ellerime bırakılan sadakalar kaç el değiştirdi kim bilir?
Kaç temiz,kaç kirli el değdi.
Hangi umutlara bedel bırakıldı avuçlarıma?
Hayallerim surların gibi yıkık Diyarbakır,
Gözlerim nehirlerin gibi yaşlı,
Bedenim için gibi darmadağınık.
Ellerim kalbin gibi sıcacık Diyarbakır,
Umutlarım geçmişin kadar onurlu,
Hayalleri ellerinden almışsa o insan;
Kanlı gömleği görmeye vicdan mı dayanır?
Çocuğun gözyaşını gördüğün o an;
Nefes alıp vermeye takat mı kalır?
Mutluluğu gözlerinizden; Ey çocuklar!
Kanlı ellermi söküp alır?
Utangaç bir hüzün masalı;
Umut yüklü hayvanların ayak izlerinden başlayıp,
Parçalanmış bedenlerde biten.
Ölüm yeşeriyordu çorak yaylalarda,
Gece katillerin simalarını örtmüştü karanlığıyla,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!