Figen Şençamlar Şiirleri - Şair Figen Ş ...

Dağıttım şimdilik toparlamadan seyrediyorum hayatı...


Bazı şeyler var çözemediğim değil, bırak dağınık kalsın...

Ayağında sandaletler koşuyor sahile ha battı ha batacak güneş...

Her akşam yaptığı gibi son batışı denizlerden, dağ ardı biten aydınlık sonrası karanlığa son dakikalar kala biliniyor sanılsa da koskoca bir muamma sanki anlatamadım gibi aslında …

Neyse anlatırım az sonra,

Sandığım sanmadığım ne varsa
Bitiriyorken
Ağır aksak bende sen olan gülüşleri
Bir o kadarda
Ağlatıyor gece kabusları bitiminde
Doğan yeni güne senli hevesleri

Yıllar geçti üzerinden kaç bayram oldu herkese...


Bayram neydi unuttum...

Bir çok yere yağmışken sonbahar yağmurları...


Yüreğim çölde kalmış bedevi gibi yorgun nemli...

Uzak geçmişimizde güzel değerler var …

Yakın geçmişimiz CUMHURİYET …

Ve…

Ekmek parası için çıkılırdı denize yorgun du yürekler tuzlu suyla boğuşmaktan eve

dönebilmenin arzusuyla birkaç metre ahşabın üstünde dalgalarla ve çeşitli zorlukla...


Eğer iyi bir yük alınırsa yüzü gülerdi soğuktan yarılmış nasırlı elleriyle rivarın

Saatler takriben aynı çok uzun bir yorgunluğun ardından yapayalnız kalmış bir kadın içinde sessizliği korumakta körfeze bakan büyük pencerenin ardında dalmış gözleri denize doğru... Bu sefer kadehlere küsmüş almamış bir yudum alkol elinde sigarası more bir onun tutsaklığında birde ağlamıyor kadın kararlı...

Tanıyor biliyorsun elinden tutup sıkılıncağa kadar yürüdüğün o çiçek satan kız çocuğunu nasılda akıllı nasılda kararlı birkaç buket çiçeğini satmak adına ve içinde sakladığı büyük korkusuyla...

Seyrederken yağan yağmur sonrası geceyi demekki birisi varmış baktığı noktada kalabalıklarda yalnız,tıpkı pencerenin ardındaki kadın gibi biriktiriyormuş beynine hucum eden kelimeleri paylaşmak için önce klavyenin tuşlarına sonrası ya sonrası?

3 koca zaman

Kedinin kuyruğunu yakalamak meselesimiydi...

Her seferinde yenik düşen öfkesinde uyku hallerinde mırıl mırılllll...

Bu kaçıncı sınav bu kaçıncı anı ızdırap sanma yeneceksin beni bu sefer yıkamayacak sın ben etrafı dört duvar çevrilmiş çelikten örülmüşüm, bu sefer olmayacak bu sefer olmayacak beni ağlatamayacak sın...


Gözyaşım acılarım ızdırabım korkularım yok...