Dağların başından öteye aştım;
Kesiktir yollarım geri dönemem.
Güz geçti yaşımdan elliyi aştım;
Kayıptır yıllarım geri dönemem.
Geçirdim ömrümü deli divana,
Aşkın şarabını doldurdum içtim,
Daha içilecek dolu mu vardır?
Aşkı muhabbetin yolundan geçtim,
Aşk yolunun sağı solu mu vardır?
Hakikate gider doğruca yolum,
Karanlık üstüne karanlık çökmüş,
Yıldızdan kandili yak gülüm gülüm.
Sevdamız üstüne şimşekler çakmış;
Şavkıdan kendine bak gülüm gülüm.
Aşıklar kendine zor yolu seçer:
Rüzgâr esti de savrulduk;
Bu derde tabip neylesin?
Ataş düştü de kavrulduk;
Bu derde tabip neylesin?
Has bahçeye girer olduk,
Yine duman duman dağların başı;
Tipi mi, tufan mı, boran mı gelir?
Yerinden oynamış duvarın taşı;
Şu bizim ellere viran mı gelir?
Bozulan düzende yitirdik aklı,
Yaşam denen uzun yolun türküsü:
Çiçeğine sevdalıyım baharın.
Çözülünce buzlar kalkan örtüsü:
Çiçeğine sevdalıyım baharın.
Mor menekşe, lale, sümbül, çiğdemi;
Savrulup her yana bakıp gezerken,
Ateşe verilmiş bir hanı gördüm.
Büyükler küçüğe vurup ezerken,
Alevler içinde cihanı gördüm.
Dağlarda taşlarda belirgin izi,
Neler geldi geçti garip başımdan,
Söyleyim de dinle, duy anam anam!
Çektiğim çileler büyük yaşımdan,
Ciğerim yanıyor, oy anam anam!
Sam yelleri değdi bağda güllere,
Ey! Benim sevdalım, gül yüzlü yarim:
Bayramda yüzünü görmeye geldim.
Ey! Gözü hasretlim: Ey! Sitemkarım:
Güzel hatırını sormaya geldim.
Anlatmaz meramım yazsam da destan,
Böyle ne olacak bizim halımız?
Yaradansın Hızır Sensin Gel Yetiş!
Ateşler içinde kaldı dalımız,
Yaradansın Hızır Sensin Gel Yetiş!
Yabana bağlandı susuz arkımız,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!