Kaybetmelerimiz,yarınların hesabını yapmaktan bu günün yitikliğinde kaybolup gitmelerden değil midir? Pişmanlıklar,ahlar,vahlar kol kola girip eğer makamından halaylar çekip meğerler zılkıtısını çekip dururlar dünden bu güne...
...........................................................................son küheylan(Şair mahlası)
Şu münkirin evini yıkıp,
Ocağına incir dikelim.
Yasağın canına okuyup
Sürgün sevdalara kanalım...
Canı tedbirsizliğe salıp,
ŞEHR –İ ADIYAMAN’IM
Bir kolun güneşin doğduğu yer Anadolu’da,
Bir kollun bol oksijenli Toroslar da,
Hayat bulursun Fırat, Dicle sularında
Hititler', Pers, Roma, Asurlar ve Commagene Krallığı
Ferimden oldum ferimden,
Yârin derdinden derdinden.
Solup gittim kederimden,
Senin derdinden derdinden.
Ah ne haldeyim bir bilsen,
ŞİİR; Acı,özlem,ayrılık sevinç ve mutluluklardan oluşan dizelerin,gerek toplumsal gerek sosyal ve bireysel yaşanılmışlıkların duygu diliyle,ahenkli bir şekilde yazıya dökülmüş haline denir.
“Ne kadar kadirşinas olmazsa da Adıyaman,
Rıfat’a çare ne yahşi vatanımdır vatanım,
Dilberlerin misli İstanbul’da bulunmaz,
Rıfat o sebepten terk etmez Adıyaman’ı”
Bu hasretlik yıkar beni,
Cayır cayır yakar beni,
O yanağında ki beni;
Küllere çevirir beni…..
Sübhan aşkına mesruruna et visal şimdi.
Taşa yosun,toprağa hayat veren,
Can-ruha,ten-bedene ilaçtır su.
İrin –kiri,pis pası temizleyen,
İlle de su ille de SU……
Yaylada, dağ çiçeği değiliz ki;
Sevenleri sebep yormaz,
Bedduaya dilim varmaz,
Kabirde kılınan namaz,
Benden hesap sorar sana......
Lodosta durulmaz deniz,
Uğruna canım verdiğim,
Can içinde canan saklı,
Yokluğuna direndiğim,
Kement atıp tutam aklı...
Heder ettin canı heder,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!