Ölürsem
Açık bırakın balkonu.
Çocuk portakal yer.
(Balkonumdan görürüm onu.)
Yirmi dört şamar!
Yirmi beş şamar!
Anacığım sarar beni
gece gümüş kâğıtlara.
Ah, yol muhafızı,
ah, yol muhafızı,
Kızlar karalar giyinmiş,
düşünüyor, dünya ne kadar küçük
ve yürek ne kadar geniş.
Karalar giyinmiş.
Her akşam üzeri bir çocuk ölür,
her akşam üzeri Granada'da.
Her akşamüzeri yerleşir de su
dostlarıyla konuşur baş başa.
Yosundan kanatları var ölülerin.
Bulutlu yel ve duru yel yan yana
Akar Guadalkuivir
Portakal ve zeytin bahçelerinin gölgesinde
Senin iki nehrin Granada
Düşer karlardan, vadilere
Ah sevda
I
Bir balık vardı kalbinde;
Çin denizlerinden getirmiş;
Ufacık, gelir geçerdi bazen
Gözlerinin içinden.
Gemici idi ama unutmuştu
Suladı sesin yüreğimin kumulunu
şu şirin tahta kulübede.
Çiçek açtı bahar güneyinde ayaklarımın
kuzeyinde alnımın bir eğrelti çiçeği.
Bir ışık çamı dar boşluğun içinde
Deniz nedir bilmiyor
bu küçük kaplumbağa;
onu çingene doğurmuş,
atıvermiş sokağa.
Ya! denizi yok,
yo! denizi yok;
İşte şimdi cahilliğime yandım.Nasıl okumadığım,nasıl kaçırmışım imgelerle böylesine oynayan bir üstadı.Türkiye Kominizmden izler taşıyan Latin Amerika sanatçılarını nasıl da uzak tutmayı becermiş.Aferin bize.Ne diyeyim utandım insanlığımdan.