GÖNÜL NİKAHINI BOŞLAMAYASIN
Rüyanda koklayıp sardığın benim
Karabasan diye taşlamayasın
Yağmur, çamur her yer, sırılsıklamım
Dilenci zannedip haşlamayasın
Be hey rüzgâr acı esip
Dallarımı kırma benim
Kışa , doluya dayandım
Sırlarımı sorma benim
Çiçek açtım domur domur
gülüşüne güneşleri sığdıran
sunaklara fil yerine kuş gelir
bülbüllerim terkediyor mevsimi
bundan gayri gül bağına kış gelir
senin yören yıldızların ülkesi
Toprağın ham etine
batırdıkça kancayı
yağmur verir sancıyı
doğurur al goncayı
Ana rahminden sıcak
Moğol askerlerinden
yağmalar gözlerine miras
ışıksızım
el fehmiyle
bir âmânın fafaladığı şûleden az
dokun şavkınla hadi ışı
Ebemkuşağının üstünden
Ebabil ile Babil'e uzansak
Kaf Dağı'ndan süzülüp
İrem Bağı'na varsak
Havva olup yesem elmayı
Adem'e gün doğar
Hakk şahidimdir
tek yaranımla muhabbetim olmuş
O kendini yâran saymazsa
kulun suçu yoğumuş
ey canan
Azgın zamanların gizli elleri
Namusun boynuna çöktü gördün mü
Kendi ilacını zehirden karıp
Hamuşun koynuna döktü gördün mü
Fatma Duman Aydın /Sözden Saza
Odun attın içimdeki ateşe
gün kararmaz gece ağarmazdı belki de
hazan derdine düş gelmiş
yaprakları yelkovana yenik
saatli maarif takviminin
sen sebep oldun bitişine
Zennenin topuk sesi
nalın sesine perde
sürüngen, omurgasız
bilumum çeşit- türde
gres yağı bulaşık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!