Sonlu bir mahluk
Debelenir durur nehirde
Konvoy halinde görüntüler
Akar perde perde
Bazen çoşar dalgalar
Baktın yokum
Telaşlanma hemen
Önce bir elini yüzü yıka
Kısa bir etrafa bakış
İyice emin ol yokluğuma
Sonra çay ve zeytin, peynir
Ürpertir içimi bu karanlık sular
Dev bir balinanın isyanı olmalı bu dalgalar
Derinlerde tek başına
Gökyüzünden bir dikme indirdim sonra
Denize kadar
İnerken gördüm o ışıkları karşı kıyıda
Düşünceler çöker bu şehrin sabahlarına
Bir göç rüzgarı sarsar hayalleri
Yorulur şimdiden adımlar
Şimdiden düzgün bağlar kravatını çocuklar
Alışmışlardır şimdiden çemberin çapına
Hayalleri küçük insanlar sevinirler hafta sonuna
Mavi bir kalemle çizdim gökyüzünü
Dağları ise kahverengi
Arabanın altına kaçan toplar
Küçük azim öykülerimizdi
Sarıya boyanırken güneş
Bir ev belirirdi bir ağacın yanında
Unuttuğum zamanların kıyısında
bıraktığım anılar birikmiş
Yarınları bugünmüş gibi yaşadım
yazık olur sevgileri
karşılıksız sevenlerin
Unuttuğum gibi hatırlayamıyorum
Hadi içelim arkadaşlar
Yağmurun ıslattığı her çiçek için
Bizde ıslatalım gönlümüzü
Konuşalım eski aşkları ve filmleri
Eskiye duyulan özlemdir onlar
Hani Türkan'ın gözleri Sadri'nin sözleri gibi
Şimdi tavan arasında bir eşya gibiyim
Anılardan bir toz var üzerimde
Silkinip atamıyorum
Yoruldum ve boş zamanlar yığınıyım
Saatler anlamsız
hangisi akrep hangisi yelkovan bilmiyorum
Sillesini atmış bir çok kere bahtım
Özgürce yaşamaktı oysa ki kastım
Bir sokak köşesinde kurulur şimdi tahtım
Kalmamış kimselere edicek ahdım
Bir garip bir derbeder şimdi halim
Ey yüce dağların efendisi
Benim hangi dalımı kırdında boynumu büktün
Kaybettim sana giden yolları
Bir aşığın sazından çıkmış gibiyim
Tesbihinde taş olsam çeker misin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!