Olur mu olur
İt ürür, kervan yürür
Toz eser, yel durur
Ferin söner, kem görür
Söz ölür, ses büyür
Ve açtılar o kapıyı ben asılıyken arkasında,
var mıydı öyle bir gün
olmuş olmalıydı evet
yoksa hayallerim, anılarım mı olmuştu
belki de anılarım oldu hayallerim zaman geçtikçe.
Sevemedim bu hayatı belki de
Nasılsın diye sorduğumda sustular bazen
Yalnızlık gibi sustular
Ben de öyle dedim
Bir masanın kenarında otururmuş gibi
Kimin hakkı kaldı üzerimde?
Özledim çocuk olmayı
Her sabah gözümü açtığımda
parlayan güneşi ve rüzgarda salınan dalları
Şimdi her pencereye baktığımda,
içimde ufak bir heyacan
Söylesenize kaça sattık yüzümüzdeki gülümsemeyi
Lütufkar doğanın kalbini kırmasaydık keşke
Yeterince hayranlıkla baktık mı gökyüzüne?
Ölür şimdi her an zihnimde
Mazi denir adına
Tası tarağı toplayıp gitmekte şu an yaşam
Bedenim uğraşır sürekli
Özür dileyecek hayat benden
Gelecek, oturacak karşıma adam gibi
Paşa paşa özür dileyecek
Döktüğü tüm yapraklar için
Kırdığı tüm dallar için
Üstüme gelmeyin
Yürür bir şehir geçmişten geleceğe
Yorulmadan dur duraksız yürür
Sokakları, caddeleri ve evleriyle
Eskitir dünyayı her adımında
Ağaçları, yaprakları ve yağmurlarıyla
Bir matem havası sızar aralık pencerelerden sokaklara
Ve duvarlardan bir gürültü
Güvenilir seslere görünenden fazla, o saatlerde
Tekinsiz bir kuş sesi yerden yukarıya
Al kendini şimdi, vur sokaklara
Kaldırım taşlarının mesaisi bitmez ya!
Ne dilersen dile dedim
Özür dilerim dedi
Saçmaladığım bir akşamdı
Gittim bende
Ayaklarım yolu bilmez
Yol beni bilmez
Yüreğimi çıkarıp atmışım sokaklara
dilencilerle dost olmuşum
yorgan misali örtmüş üzerimi karanlık.
Fikirden ve düşüceden yoksun bırakılmışım
hasretin adı sen, sessizliğin adı ben olmuş.
Bir uzak diyarlarda firarisin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!