Verdiğim sözü tutma zamanıymış
Çattığında anladım
Gelecek hitabımda saklıydı
Fark ettiğini sanırdım.
Yokluğumun orucu iftarsız kalsın
Ben gidince sen kalırsın.
Taşı toprağı sayıkladığın kadar
Beni düşünmedin hiçbir an,
Hısım,akraba diyerek pervane oldun da
Yanıma uçmak zor geldi kanatlarına.
Sesini duymak tek tesellimdi
Lakin kahkahaların yalnızca bana meşguldü,
Her şeyin fazlası zararken bu evrende,
Oksijen bile zehirler fazla olan her bedende.
Kana kana içilen su ancak bir yere kadar ama,
Varlığın dolup taşamaz bu ebedi gönlümde.
Avuç avuç doldurmak isterdim seni kalbime,
Ne alacalı ne yırtmaçlıdır güzelliğin,
Kendi ifadendir bu temizliğin,
Her renk seni ister ama,
Duru güzelliğinle taşar bedenin.
Beyazlar sarmak isterdim tenine,
Yükseliyor bir ses dağa doğru
Duydun mu ? Kulak kabart
Anladım bu dağ benim yüreğimmiş
Sana ırak bana yakın
Stetoskop mu ? İşe yarar mı ?
Ciğerimin ormanları kül oluyor anne,
Çatırtılar içimi inletirken,
Kara bulutlar yüreğimi kaplıyor.
Kalbim oluk oluk kanıyor anne,
Avuçlarımdan taşan kanlar toprağa damlıyor,
Haberimi almadığın saklı bir kıtadayım
Dert ekili topraklar yaslı ağaçlar doğuruyor
Ateş gölgelerinden kaçıp
Halimi bilmemenden yakınıyorum.
Okyanuslar gözüme sığmayacak kadar büyük
Kulaç atamayacak kadar küçük kalıyor,
Sıcak vedayı getirdi,veda ayrılmayı
Yol ilk mayısı gösterdi araba son cumayı
Sanki kaçıyordum bu yerden
Yağmurdan kaçıp doluya tutulanlar gibi
Güneş mi yanıyor toprağın üstünde, ay mı çıkıyor göndere?
Ruhumun önüne vuruyor bilmediğim ışıklar
İçime işleyemeyecek kadar mesafeli duruyorum
Ne ben ona dokunuyorum, ne de o bana.
Çekimser duyguların iki yakasındayız
Aramızda bir deniz bir de kayık var
Ağaçsız bir tepeye yağan kar
Toprağın bütün nefesini kesmiş
Bütün sesleri boğmuş
Rüzgar hiçbir şeyi kucaklayamıyor
Yaşamla ölüm belirsizce birbirine dolanmış.
Kansız ölüm mevsimi bıçaksız dolaşıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!