Çatalı saplamaya çalıştıkça kaçan zeytin
Seni sordu ışıksız soframda,
Artık rahat olsa da
Tadı kalmamış dolu tabaklarda.
Yürüdükçe aşınan yollar tuttu beni,
Sen diye sarılıyorum taze çiçeklere
Kokunu arıyorum senden ırak bahçelerde
Yıldızlar beliriyor ayın gölgesinde
Aynı yıldızları seyrediyoruz uzak köşelerde
Özlemin buram buram nefesime dolanıyor
Aklımdan geçen zaman hâlâ taze tutuyor anıları
Karahindiba gibi hassas, papatya kadar nahif.
İnce ince veriyorum nefesimi
Sessizce kokluyorum kimse bilmeden.
Birkaç hatıra, birçok anı gönlüme köklerini salmış
Sıkı sıkı sarıldım senli geçmişe
Ne o beni bırakıyor ne de ben onu,
Yokluğun,günleri ayları bulsa da
Hâlâ gözlerine kavuştuğum zamanda
Bakışlarınla yüreğimi bereketlendirdiğin anılarla
Kollarımın arasındaki sıcaklığınla yaşıyorum.
Vuslat hıçkırıklarıyla köpüren ruhum
Bitap düştü aşk yollarında,
Toz;duman;çuval
Çuvalı sen geçirdin başıma.
Kör ve yorgun ilerlerken
Bağ;bağcık;barikat
Sevgi harcıyla örerken her güzelliği,
Dudakların mahçup ediyor çaresizliğimi,
Denizden derin gözlerinde yaşarken,
Bir dürtü uyandırıyor bedenimi.
Düştüğümde bir düşün içine,
Aldanma,fotoğraf sadece geçmişi hatırlatmaz,
Geçemeyeni de göğüsüne mıh gibi saplar.
Yaşadıkların gözünde canlanır,
Ama gözlerin yaşadıkların için değil, yaşayamayacakların için akar.
Kahkahalarını duyamayacaksın gözlerine bakarken
Yağmurlu havada ıslanmak mümkün olmayacak koşarken
Işıklı bir yoldan geçiyorum sere serpe
Tüm çıplaklığım doğallımla beraber ortada
Etraftakiler tedirgin tabi onlarda çıplak
Yürümek isteyeni de var yürümek istemeyip koşanı da
Ben bineğimde o yerde ayakları acıya acıya gidiyor
Kan ve damar yaşatırken bedenimi,
Ödedim her nefesimin bedelini,
Bir avuç az vermedim ama
Çok kaşık fazla gitti...
Sorma bana ruhumda asılı olan hüznü,
Yağmurlara karıştı gülümsemelerim,
Usul usul aktı ayrıldığımız zamana,
Birikip kaldı,benim olduğun anda.
Sorma bana dinmeyen ateşimi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!