Ardından tutamazken gözyaşımı,
Al mendil sil dedin de silmedim mi?
Bağrına koyup da yorgun başımı,
Ağlama gül dedin de gülmedim mi?
Bitirdin bu sevdayı tek kalemde,
Şimdi gidiyorum...
Hasretini, demir pırangalarla yüreğime hapsedip,
Yaşanan onca hatırayı,
Sensizliğin koyu karanlığına gömüp gidiyorum.
Gelmez ki adım aklına,
Benim için damlamaz biliyorum bir damla yaş yanağına.
Bilirim, bağrına karabulut çöktü bugün,
Hüzünlenip de yüreğini dağlama annem.
Gururun namerde dert olsun, hep gülsün yüzün,
Yaşlı gözünü ırmak edip çağlama annem.
Dağlar aştık, yollar geçtik Allah diye diye,
Gidersin uzaklara, ümidin adımlarda,
Ben gözünde iki damla yaş olur, beklerim.
Dur diyecek bir el gözlersin kaldırımlarda,
Yürüdüğün kaldırımda taş olur, beklerim.
Tane tane dökülür yapraklar güz gelince,
Gittiğin o yorgun akşamdan beri,
Her gece ben hasretteyim sevgili.
Gelmiyor ki bir teselli haberi,
Hep hüzün, hep kasvetteyim sevgili.
Kavuşmak, bilmem ki hangi bahara,
O Nur doğalı gün ve hafta geçti, ay oldu,
Öyle çoğaldı ki yüz milyonlara pay oldu.
Bir gün olsun bana gülmedi kader,
Kor misali bağrımı, yakma gurbet.
Anadan, yardan uzak, geçmez günler,
Sel olup da içime akma gurbet.
Yangın yeridir, hep yanar yüreğim,
Gülün bir kıymeti kalır mıydı,
Sonbahar gelince solmasaydı?
Sevda, kara sevda olur muydu
Hasret tavında yoğrulmasaydı?
(28.03.2022 Kadışehri)
Senden önce bilmiyorum,
Zaman var mıydı?
Güneş her sabah,
Yine doğar mıydı?
Yağmur yağar mıydı ince ince?
Şu zalim dünyayı terkedip,
Acınası halimi arzedip,
O apak cemalini seyredip,
Mest olsam Sevgili’ye.
Günahlarımı alıp yanıma,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!