Karanlığın sukûtu,
Gözler mahpusta,
Ayaklar pranga,
Ellerde kelepçe,
Dudaklarda dikiş,
Kalplerde içine atış,
Şehri terkeden fırtınalar gibi,
Üzgün olduğumu söyleyerek,
Sana yaşattığım acı günlerin,
Geride kaldığını bilerek,
Sevdim;
Fırtınalı bir günde,
Karaya vuran gemiler gibi,
Sevdim sana vurulduğumu,
Sımsıkı bağlamıştım oysa iplerimi,
Mutluluk gözbebeklerimden yansırdı aynalara,
Işıklarım yanardı,
Ruhsatsız bir aşk şiiridir bu,
Bu şiiri yazarken ruhuma damlıyor ölüm
Bir yürümez zamanım işte
Dilimde eski zaman şarkıları çalmakta
Sevdalara kıskıvrak yakalandı ömrüm
Mahküm edilmişim yanlızlıklara
Yazdığım gibi saçların
Omuzlarından su misali akar
Rüzgarda bilir kıskançlığımı
Hiç dalgalanmamış
Ve hiç okşanmamış gibi tertemiz.
Dağ başında
Saçı sakalı bir karış
Üstü başı paramparça
Birazda yüreği yanıkça
Alnında bulgur bulgur ter
Yüzünde saklı bir fotoğraf
Dilim sevdanla yüklü
Ateşime yağıyorum durmadan
Düşümde duası yapılmış aşklar
Aldırdığım yok
Yarım ağızlı sözlere
Öfkemi içmekteyim ben
Dev bir uyanışın ayak sesleriyim
Yanlızlıkla konuşan biriyim
İnsanlardan uzağım
Çegingenim
Ateşli yazıyorum
Dudaklarım dikişli
Şiir kokuyor bu gece,
Sanki geçen her dakika bir mısra,
Ve her mısra seni anlatıyor,
Yani sen yoksun diye mısralar ağlıyor,
Kıta kıta döküyorum seni kağıtlara,
Seni yazıyorum, gelen günü yazıyorum sabahlara,
Doğru söylüyorsun sevgili,
Sen bana hiç ümit vermedin,
Sana da kızmıyorum, kızamıyorum...
Ama bilmeni istiyorum,
Senin en küçük bakışın,
Bir tek sözün bir ümit,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!