Koymuş yanağını minik avcuna,
Öyle mışıl mışıl uyuyor musun?
Meleğin sokulmuş bak başucuna,
Ninniler söylüyor duyuyor musun?
Sensin mutluluğun sırrını çözen,
Kendi ayaklarına dolanınca ipleri,
Derhal yardımlarına yetişir sahipleri.
Hortlar haçlı ruhuyla ortaçağ rahipleri,
Soykırım iftirası gündeme düşer ansız,
Kıyıma uğrayan Türk, bütün dünya fransız!
Rahat uyu Atatürk'üm.
Gelecekten umutluyum,
Gururluyum ve mutluyum.
Ben bir Türküm! Ben bir Türküm!
Türk milleti ailemdir,
Cehennem ehliyim azap içinde,
Dünya nüfusunda yokum artık ben.
Aklım yatak sardı ‘neden-niçin’ de,
Tabiri caizse “şok”um artık ben.
Zalim bir güzelin cefası, cevri,
Kız bu ne güzellik, bu ne zarafet?
Besbeter çarpıldım vay be mübarek!
Kim görmüş, kim duymuş böyle bir afet?
Sanki gökten inmiş ay be mübarek!
Kız o ne gülüştü, o ne bakıştı?
Gördüğüm her renkten, her güzellikten,
Tattığım her zevkten âlâ gözlerin.
Emanet bir bakış attılar ilkten,
Aklımdan çıkmıyor hâlâ gözlerin.
Cakası, cilvesi, süksesi başka...
Gönül bu,söz geçmez,buyuramazsın.
Aşk düştüğü yerde ağır be gülüm.
Sessiz bir çığlıktır duyuramazsın,
Yerin de kulağı sağır be gülüm.
İbret al dağların yücelerinden,
O tebessüm eden aydınlık yüzün,
Ardında zifirî bir matem vardı.
Masmavi gözlerde neşe ve hüzün…
Belki çok manalı, belki manasız,
Kim, nasıl görürse, öyle bakardı.
Aramızda aşk adına hiçbir bağ,
Oluşmuyor, anlasana güzelim.
İki gönül, ayrı ayrı iki dağ,
Buluşmuyor, anlasana güzelim.
Kalbim senle bir duyguyu, bir anı,
Duygulara yön veren gönüller mi, gözler mi?
Hangisi bakışıyor? Kararını ver artık!
İnsan âşık olmasa böylesine özler mi?
Yüreğim sıkışıyor… Hadi, hadi gel artık!
Hayatı arkasına takıp koca bir “hiç’’in,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!