Kış yorgunu bacaklarım,
Ve yüreğim bir bahar sevincine uzak
Eski bir palto gibi sevdamızla,
Nisan yağmurları ortasında kalakadık.
Yangının gitmez yüregimden,
Yağmurun,karın bileceği iş değil.
Alevim üşür her gece,
Yünün,yorganın anlayacagı dert değil.
Akşamları yüreğimden çıkarıp,
Birazcık hüzün ve bir çift nemli göz.
Bırakmak isterdi, öfkeli yüreğim.
Oysa ilk kez mantığımla,
Hoşçakal adı konulmamış sevdam.
Duyarsam, uzaktan kahkahalarını.
Anla, gülüyor gözlerimin içi.
Dur be çocuk,
İncilerini dökme gözlerinden.
Masum yüzün gülüversin.
Artık dayanmıyor harami sofrası
Yorgun yüreğim.
Her yıl yeniden toprak gibi sürülmeye.
Tütün kokar geceler,
Gurbetin mapus odalarında.
Bir türkü söylersin yalnız,
Buram buram sıla kokar.
Hani karanfil büker ya boynunu
Bir mezar çiçeği gibi suskun
Sözün anlatacak hali kalmamıştır
Halden,dardan anlamaz namussuza
Gün yorgun düşer de geceye
Oynamaz kirpiği bir kez bile
Ben seni zemheride sevdim,
Bahara inat.
Gözlerin yaz güneşi değildi ama,
Yakıyordu yüreğimi.
Sesini yitirmiş şehirlerin,
Dar ve puslu sokaklarına,
Ne sana küskünlüğüm var.
Ne dünyaya.
İstersen al başını git, uzaklara
Canın çektiğince.
Nefesin yettiğince yaşa.
Sorma bana!
Paris’in büyülü akşamında
Bir şişe şarap ve bir parça peynire
Hayallerimi sattım
Varoşlardaki otel odasında
Ben böyleyim işte.
Yağmurunu kaybetmiş bulut gibi,
Gezerim zamansız ve hesapsız.
Saklı sevdaların kuytularında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!