Küçük ellerini gökyüzüne kaldırıp, fısıldadı:
-Tanrım! Küçük insanların sivrisinek ısırığına eşdeğer acılara feryat eylemesi artık beni çıldırtıyor. Yüreğim sahipsiz birçok acıya mesken olmuşken, bu feryatları duymaktan tiksiniyorum. Acizliğim arttıkça onlarlaşıyorum, kendimden tiksiniyorum. Ve Tanrım! Kanlı elleriyle herkes seni suçluyor, biliyor musun?
Yaşanmaz bir yer oldu dünya.
Yalancı bahar talan etti umut çiçeklerini.
Yağmur yağmaz oldu;
Çocuklar mezar denilen saksılara ekileli.
Analar susup toprak olmayı seçti
Suyun bazı nesneleri yüzeyinde tutabildiği tarihin ilk evrelerinden bu yana bilinmekteydi. Bu özellikle, çeşitli uğraşlar rahatlıkla icra edildi. Yüzyıllar sonra Arşimet adında bir cengaver de ortaya çıkıp suyun bu özelliğine ad verdi; suyun kaldırma kuvveti!
Bu gerçek günümüzde hala adı konmamış binlerce gerçekliğin varlığını hatırlattı. Bunlardan biri de Sümerlerden bu yana bilinen 'paranın kaldırma kuvveti! ' gerçeği... Bu özellikle de çeşitli uğraşlar rahatlıkla icra edildi. Lakin gelin görün ki anonimsel tabirlerin dışına çıkıp paranın bu özelliğine ad koyacak bir cengaver hala bulunamadı.
Adını sen koy deyip es geçmek yerine bu gerçekliklere ad koyacak yiğitlere selam olsun!
Yine yolculuk...
Bilinmezliklerimden ayrılıp,
Yeni bilinmezliklere
Yine yolculuk...
Gidişlerin ardına sığınıp,
Yakup sever kuyuya düşer;
Züleyha sever zindana...
Ya ben ya ben!
Beni bağrına basacak ne bir kuyu var ne de zindan!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!